Acaba
Ela gözünden akan ateşli nazarların Acaba acımadan kimi yakacak yarın? Dudakların acaba kimlerle öpüşecek? Kimler yarın acaba, tuzağına düşecek? Anlıyorum, bizlerden intikam alıyorsun. Lakin ey kadın bilsen, nasıl alçalıyorsun. Sabahattin Ali (11.11.1926)
Benim halkım demokrasi ilkelerini, gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir. Batıl inançlardan vazgeçilmelidir. İsteyen istediği gibi ibadet edebilir. Herkes kendi vicdanının sesini dinler. Ama bu davranış ne sağduyulu mantıkla çelişmeli ne de başkalarının özgürlüğüne karşı çıkmasına yol açmalıdır."  (ATATÜRK) (1926-27 yıllarında Atatürk ile röportaj yapan Grace Ellison'ın 1928 yılında yayımlanan Turkey Today adlı kitabının 24. sayfasında İngilizce olarak yazıyor)
Reklam
5. Ülkenin himaye yılları 🔸1909 - 1918 Almanlar (mekedonlara) 🔸1918-1926 İngiltere 🔸1926-1937 İtalya 🔸1937 - 1950 İngiltere 🔸1950-1968 ABD 🔸1968- İsrail( Masonlar) Manda ve Himayesinde yaşadı. Tüm darbelerin arkasında bunlar vardır
Eroin batı dünyasında yasaklanırken Türkiye'de fabrikalaşıyordu
Eroin ve afyon 1925’te tüm dünyada yasaklandı; İstanbul’da 3 tane ‘eroin fabrikası’ kuruldu. ‘Afyon alkoloidleri’ adı altında açılan üç fabrika eroin üretmeye başladı. 1926 yılında açılan ilk fabrika Taksim’deydi, sermaye ise Japon’lara aitti. Ya da ‘Yakuza’ diyelim. Japon girişimciler, 1926 yılında o dönem harap haldeki Taksim ‘Mecidiye Kışlası’nı afyon sentezleyerek uyuşturucu üreten bir fabrikaya çevirdiler. Fabrikanın bağlı olduğu şirketin adı ise Oriental Products Company’di. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi kurucularından Ord. Prof. Dr. Mazhar Osman, ‘Keyf Veren Zehirler’ kitabında Japon fabrikasındaki işçilerin zamanla birer eroinmana dönüşmesinden şöyle bahsetmiş: ”İlk eroinmanlar bana Japon fabrikasından geliyordu. Türk amele… Fabrikaya sapasağlam giren bu Türk amele yaparken koklamaya mecbur oldukları eroin tozu yüzünden yemeden içmeden kesiliyor, günden güne zayıflıyor, ayakta duramayacak hale geliyor, Valeryana düşkün kediler gibi mutlak o kokuyu arıyor, uyuşuk ve tembel bir adam oluyor, nihayet altı yedi ay sonra patron sen hastasın diye on para tazminat vermeksizin suyu alınmış limon kabuğu gibi kapı dışarı atıyordu…” (Mazhar Osman (Uzman), Keyf Veren Zehirler, Kader Matbaası: İstanbul, 1934.)
495 öğeden 781 ile 495 arasındakiler gösteriliyor.