.. eğer 2.Dünya Savaşı, 1.Dünya Savaşı gibi olsaydı ve Batı, Naziler gibi iğrenç bir tecrübeyi yaşamamış olsalardı, 1960 ve 1970'lerde bu konu tartışmaya açılır mıydı? Yoksa hâlen ırkçılığı doğal gören bir dünyada mı yaşıyor olurduk?
Sayfa 210
Vera' ya " İçimde mis kokulu Kızıl bir gül gibi duruyor zaman. Ama bugün cumaymış, yarın cumartesiymiş, Çoğum gitmiş de azım kalmış, umrumda değil. " 15.01.1960 Kislovodsk
Reklam
1960/ İstanbul
… İdare lambasının içindeki gaz yağı gibiydim. Işık sönse ve her şey bitse diyordum içimden ama kendi kendimi üfleyecek güce de sahip değildim. Ne ölü kadar solgundu ışığım ne diri kadar canlı. İdare ediyordum işte.
Ancak sevdiğimiz şeyler bizimle beraber değişirler ve değişikleri için de hayatımızın bir zenginliği olarak bizimle beraber yaşarlar. AHMET HAMDİ TANPINAR Ankara, 25 Eylül 1960
Sayfa 11
Ona 1960'larda, 2000 yılında şiir ne hâlde olacak diye sorarlar. Neruda nüktedan bir şekilde, "Bu soruya karanlık bir sokakta rastlasaydım korkudan ödüm patlardı," diye yanıt verir.
Sayfa 21 - Okan Çil
1960'larda yaşamak vardı...
...1960'ta bu henüz belli belirsiz bir gölge, bulanık bir görüntüydü. Ama Mandelbrot görünce onu tanıyordu ve işte Hendrik Houthakker'in çalışma odasındaki karatahtada da onu görecekti.
Sayfa 103 - ALFA Bilim, 5. Baskı: Ağustos 2022, İstanbul/BayrampaşaKitabı okudu
Reklam
giriş
"1960'lı yıllarda fikir dünyası sosyalizm ideolojisini tüm yönleriyle tartışırken, 1965 genel seçim sonuçları da sosyalizmin ilk kez yasal olarak temsil edilme olanağını sağlamış, Türkiye İşçi Partisi 15 milletvekili ile parlamentoda yerini almıştır."
Sayfa 11 - Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk YayınlarıKitabı okudu
giriş
"Doğan Avcıoğlu'nun da belirttiği gibi; 1946-1960 döneminin politik entellektüel mücadelesi "nisbi temsil, çift meclis, Anayasa Mahkemesi, adaletin bağımsızlığı, toplu sözleşme ve grev hakkı gibi konular etrafında dönmekte idi. 1961 Anayasası ile bu taleplerin hepsi yerine getirilmiştir."
Sayfa 8 - Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk YayınlarıKitabı okudu
Şimdiki İstanbul oldukça farklı... 1960'tan evvelki Suriçi İstanbul, sadece mimari dokusu itibariyle değil; ahalisi ve insan unsuru itibariyle de esas İstanbul'du. Sakinlerinin kendine has bir dili, nezaketi ve zarafeti vardı. İstanbul'un yüzyıllarca başkentlik etmesine bakma; bu şehirde yaşayanlar, çok zor koşullara katlanmışlardır. Çünkü şehrin iaşesi her zaman zahmetli yollardan elde edilmiştir, nüfusu beslemek kolay olmamıştır. İstanbul bir yandan gözetilmiştir ama bir yandan da bu sıkıntıları çekmiştir. Ahali bu sıkıntılara katlanırdı; yine de naziklerdi, güngörmüşlerdi. Bugüne göre onlar da farklıydı, şehrin kendisi de.
Sayfa 238Kitabı okudu
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.