Kitap öyle çok yönlü yazılmış ki hangi pencereden konuya gireceğimi şaşırmış durumdayım. Dostoyevski'nin o güçlü kalemi, kişinin yüzündeki bir çizgi değişiminden yaptığı muazzam ruh tahlilleri okuru o kadar etkiliyor ki betimlemleri beni aşırı heyecanlandırdı diyebilirim. Kitapta geçmiş ve gelecek anlatılıyormuş gibi bir yanılgıya düşmemek
"İyi aile var mıdır?"
Bu soruyu sormak yerine, kanımca "İyi aile ne demek?" şeklinde sormak daha çözümcül bir yaklaşım olacaktır. Nihan Kaya'nın okuduğum -yarım bıraktığım- ilk kitabı ama o dört köşesi de yıkıcı olan üslubundan kaynaklı son da oldu benim için. Kitap yorumlarıma böyle olumsuz eleştirelerle başlamaya pek
Sosyal çürümüşlüğün, toplumsal ahlakın çatırdamasının geçmişten gelen yankısı Kırmızı Pazartesi, tabiri caizse Kanlı Pazartesi...
Usta yazar çocukluğunda yaşanmış bir cinayeti kendi etkileyici kalemiyle bizlere aktarıyor. Olayın en korkunç tarafı, öldürülen kişinin gerçekten suçlu olduğundan emin olunmaması ve son ana kadar öğrenemeyen kurban
“Çağımızda dünya her yönüyle kabuk değiştiriyor. Değerler altüst oluyor, insanı insan yapan birçok değer yok oluyor. Ben çoğu kez yılanın kabuk değiştirmesini örnek veririm. Çünkü yılanın kabuğundan sıyrılması inanılmayacak kadar zor bir iştir, yürek paralar. Yılan kabuğunu değiştirirken yerine başka bir kabuk gelir, eskisini atıp gider ve yaşamını sürdürmeye devam eder. Ölen değerlerin yerine o çapta bir değer gelmiyor maalesef. İnsan bu değişimin acısını yürekten şiddetli bir şekilde duyar. Bugünkü dünya düzeni dünyamızı bitirebilir. Doğa kırımı, savaş kırımlarıyla başa baş gidiyor. Korkarım ki, savaş ve doğa kırımı sürdüğü sürece insanlığın sonu her geçen gün biraz daha yaklaşıyor…”
"Yas, sadece sevdiklerimizi kaybetmekle olmaz.Bir yaşama biçimini kaybetmek de yastır. Bir şehri bildiğimiz halde kaybetmek,rutinlerimizi kaybetmek de yastır.Hatta, dünyayla ilgili inançlarımızı kaybetmek de yastır." #6subat2023
-Kemal Sayar