“Onun iki masalı vardı. Biri kendisinindi ve başka kimse bilmezdi. Ötekini de dedesi anlatmıştı ona. Sonra ikisi de yok olup gitti. Şimdi biz bunlardan söz edeceğiz.” diye başlıyor kitap. Başlangıcından da tahmin edeceğimiz üzere kitapta isminden bahsedilmeyen bir “çocuk” ve onun derinlere işleyen ama yaşayan kişi dışında kimsenin tam olarak kavrayamayacağı, tahmin edemeyeceği iç sızılarıyla dolu hikayesi. Çocuklar hayatta en sevdikleri insan ona ne söylerse, ne anlatırsa, ne yaparsa ve ondan ne görürse inanırlar ve doğru kabul ederler. Onları kendilerine rol model olarak alırlar çünkü çocuğun gözünde o kişi hayatı öğrendiği yoldur, hayatın bir temsilidir. Eğer çocuk o en inandığı, en sevdiği kişinin ona anlattıklarının, öğrettiklerinin tam zıttını yaptığını görürse hayata inancı sarsılır, kendine tutunacak bir dal bulamaz ve o iç sızısıyla ne yapacağını bilemez. Ah çocuk ne yapacaksın şimdi sen bu gerçekle derken nefesimi kesen bir sonla bitirdim kitabı. Herkese tavsiyemdir okuyun okunmasına vesile olun