youtu.be/4xpBpMn-_u0 Osmanlı donanması Teğmeni Cemil Bahri Könne (Kunneh), cesur, dürüst, samimi, beyefendi, aktif, güvenilir, iyiliksever ve hümanist bir insan olarak tanınır, her zaman mağdur ve zayıf insanları koruması ve kollamasıyla bilinir. Bir asır önce bir Osmanlı deniz subayı tehcirde yer almayı reddetmiştir. 1915-17 Ermeni
2024 ocak ayı 🎬filmler: octaber sky onur savaşı poison
Reklam
Osmanlı'da Rockefeller
Rockefeller, Osmanlı'ya 1905 yılında girdi. Standart Oil şirketinin yan kuruluşlarının Vacuum Oil Company gaz yağı ve madeni yağlar pazarlamak için İstanbul'da büro açtı. Yine Rockefeller'e ait (yeni adı 1963'te Mobil olan) Standart Oil Company of New York (Socony) 1911'de büro açarak 2 yıl sonra ardı ardına Osmanlı'nın dört yanına "arkeolog" gönderdi. 1914'te Filistin bölgesinin 7 ayrı yerinde petrol arama izni aldı. 60 yeni arama sahası için Osmanlı yönetiminde görüşmeler yaparken 1. Dünya Savaşı çıktı.
Sayfa 473Kitabı okudu
Filistin'e göç
İngiltere'nin Filistin'e hakim olmaya başladığı yıllarda 84.000 olan Yahudi nüfusu İngilizlerin Filistin'i terk ettikleri 1948 yılında 8 kat artarak 650.000'e ulaşır İngilizler 2 Dünya Savaşı halifesinde siyonistlere fazla taviz verildiğini savunan MacDonalt'ın Beyaz Kitabına (1939) kadar Filistin'e Yahudi göçünü sınırlandıran hiçbir girişimde bulunmazlar. Diğer taraftan Beyaz Kitaba rağmen Filistin'e göç İllegal yollardan devam eder.
Sayfa 164 - Yeni Şafak
372 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
•Nefes Nefese - Ayşe Kulin•
...Gücünü tarihten alan bir roman... Merhabalar... Yine hiç aklımda olmayan ama kitaplığımda okunmayanlar kısmında görüp de okumuş olduğum Ayşe Kulin eseri olan
Nefes Nefese
Nefes Nefese
'nin incelemesini yapmak istiyorum kendimce. Kitabı beğendim beğenmesine ama yaşananlar, karakterlerin evhamları ( tabiki haklı olarak ) her an tetikte olmaları, adeta bıçak
Nefes Nefese
Nefes NefeseAyşe Kulin · Everest Yayınları · 201311,6bin okunma
1. Dünya Savaşı 20 milyona yakın insanın canına mal oldu. Almanya 1. Dünya Savaşı'ndan muazzam zayıflamış olarak çıktı. Toplam 65 bin kilometrekare toprak kaybetti. 7 milyon kişilik nüfus kaybına uğradı. Haziran 1919'da imzalanan Versailles Antlaşması'yla ordusunu 100 bin kişiye indirmeye mecbur edildi. Hava kuvvetlerine sahip olması yasaklandı. Osmanlı İmparatorluğu'nun savaşta verdiği toplam zayiat ise şöyleydi: 804 bin şehit, 250 bin esir, 400 bin yaralı olmak üzere toplam zayiat 1.454.000 oldu. Savaşta toplam zayiat olarak en büyük sayıya ulaşan ülke ise Rusya oldu: 6.761.000 toplam zayiatın içinde en büyük rakam ise verilen esir sayısıydı: 3.500.000. Almanya ise savaşta en çok askerini kaybeden ülke oldu. Hayatını kaybeden asker sayısı 2.037.000 idi. Neticede iki tarafın toplam zayiatı 32.779.826 olmuştu.
Sayfa 186 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
2. Dünya Savaşı aslında 7 Temmuz 1937'de önceden Mançurya'yı işgal etmiş olan Japon Ordusu uçsuz bucaksız Çin'i fethetmeye giriştiğinde başlamıştır.
Sayfa 167Kitabı okudu
Ordu, 1. Dünya Savaşı'nın ilk dönemlerine göre çok zayıf hale düşürülmüştü. Ordu birçok cephede adeta mahvedilmişti. 1. Dünya Savaşı'na neredeyse iki buçuk milyon askerle giren koca Osmanlı İmparatorluğu, 1917'de Sina Cephesi'nde ancak 43 bin kişilik bir kuvveti zorla ayakta tutabiliyordu. Savaş yakın bir gelecekte
Sayfa 120 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
192 syf.
9/10 puan verdi
Her ideolojik görüşün farklı yazdığı olay..Kitabın ilk 100 sayfasının konuyla alakası yok desem yeridir. Biraz yüzeysel anlatımı var...."Kürtler tarih boyunca hiç birleşememişlerdi ki bölünsünler..Birbirleriyle çok az ortak noktası vardı."1. Dünya savaşı sonrası 6. Ordu komutanı Ali İhsan (Sabis)Paşa İngilizlerin girişimlerini savuşturmak adına yaptıkları ve akabinde Malta'ya sürülmesi... Lozan öncesi Fevzi Paşanın Musula müdahale isteği ve Özdemir Beyin yaptıkları... Musulu sorunu öncesi çıkan ayaklanma..MC üyelerinin bölgede incelemeye başlamasından 2 gün sonra başlayan diğer bir ayaklanma..1. Dünya savaşı sonrası bu süreçte İngilizlerle Türk ordusunun çarpışmaları... İngilizlerin hava saldırıları ile Kürt köylerini bombalamaları.. Ayrıca bir çok çelişki... İngilizlerin taraf olduğuna dair hiç bir belge olmamasına karşın açılan arşiv belgelerinde hala gizli olan bir çok evrakın bulunduğu.. "Ayaklanmayı birçok aşiretin desteklemediği gibi devletin yanında ayaklananlara karşı savaştığı,(Nakşibendi) dinsel bir giysi altında ulusal bir başkaldırı olduğu.." birçok yazara ve tarihçiye atıfla değerlendirmeler yapılmış.. Toynbee "Doğuanadolu ve Karadeniz de yaşayan en az onlar kadar tutucu Türklerin hatta Kürtlerin ayaklanma dışında kalması..." Şevket süreyya " Şeyhlerin,seyitlerin,hayvan yerine koydukları ve hayvan muamelesi yaptıkları kölelerini,müritlerini,güya din uğrunda,Allah yolunda,fakat aslında sadece kendi saltanat ve menfaatlerini korumak için her cephede ateşe sürdüklerini.."söylemiş.. (bugün de öyle değil mi?)
2 Dünya Savaşı'ndan sonra okullara abd'den sadece süt tozu gelmedi. Halktan gizlenen eğitim anlaşması ile ABD Türkiye ye uzman araştırmacı öğretim üyesi adı altında personel gönderdi. Parasını da bize ödettiler.
Reklam
124 syf.
7/10 puan verdi
·
12 günde okudu
Yani rüzgar her şeyi alıp götürmeyecek mi?
Kitabımız 2. Dünya savaşı sonlarını anlatıyor. Karakterimiz 12 yaşında bir çocuk, geçmiş ile gelecek arasında bize yaşanılan ve yaşanılacak olanları anlatıyor, kitap oldukça sürükleyici ve okurken derin bir hüzne de boğuyor. Belki de yapılan tek bir hata deriz ama tüm hayatı değiştirince durup düşünüyoruz. Yazar kitap yayımlandıktan sonra intihar ettiği için veda metni olarak geçiyormuş bu bilgiyle insan daha bir derinden okuyor sanırım. Tavsiye ederim. Şimdiden iyi okumalar.
Yani Rüzgar Her Şeyi Alıp Götürmeyecek
Yani Rüzgar Her Şeyi Alıp GötürmeyecekRichard Brautigan · Altıkırkbeş Yayınları · 1998452 okunma
·
Puan vermedi
Sapkın mı bilim insanı mı?
Çok sevdim hakkında çok az, genel bir bilgim olan kitap beni oldukça şaşırttı! Yalnız spoiler ! içerebilir yorumum. Dikkat etmeye çalışacağım . Öncelikle yazarıyla tanıştığım için çok mutluyum.Emeric PRESSBURGER bir Macar Yahudisi, 2. Dünya Savaşı'nın canlı tanığı; yazar, yönetmen ve senarist. Hatta En İyi Hikaye Oscar'ı sahibi bu kitabın şahit olduğu, belki yaşadığı olaylardan izler taşıdığını düşünüyorum. Çünkü ailesini Auschwitz 'de kaybetmişim. . 1965'te, 2. Dünya Savaşı'nın bitmesinden tam 20 yıl sonra, Londra'da yaşayan piyano akortçusu Karl Braun; müzikten anlayan, kitapları seven, bilgili gerçek bir beyefendidir. Eşini ve çocuğunu İngilizlerin düzenlediği hava saldırısında kaybetmiş, kendisi de Almanya'dan kaçmıştır. Kaçarken kimliğini ve geçmişini de değiştirmiştir. . Kitap boyunca Karl'ın hissettiği tüm duygular özellikle stres, heyecan,endişe okuyucuya geçiyor.Hep bir tuzak ya da ihanet bekliyorsunuz. . Kitabın büyüsünü kaçırmak istemiyorum. Şu kadarını söyleyeyim toplama kampı yok Savaş ortamı yok Belki savaş suçlularının farklı bir yönü var diyebilirim. Ona da empatik diyebileceğimiz bir yaklaşım var. . Şu alıntı benim için kitabın özeti ya da mesajı diyebilirim "Senin tarif ettiğin gibi bir adam, en sık görülen ve en tehlikeli suçlu türüdür. Onlar insanoğlunun felaketidir. Her şeyi açıklayabilenler. Suçlarını Bilim, Anavatan,Din adına; Aşk, Kültür, Gelişme uğruna işleyenler..." . Herkese sevgiyle tavsiye ederim 🩷 .
Cam İnciler
Cam İncilerEmeric Pressburger · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023154 okunma
7. Ordu Komutanlığı'na atandığında Falkenhayn tarafından gönderilen altınları Mustafa Kemal hiç kullanmadı. Ordu komutanlığından ayrılırken de küçük sandıklar içindeki altınları bir senetle yerine vekil bıraktığı, Kolordu Komutanı Ali Rıza (Sedes) Bey'e teslim etmiş ve aldığı senedi Falkenhayn'a gönderip kendi imzaladığı senedi geri
Sayfa 115 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
1. Dünya Savaşı'nda savunmada bulunanlar, sığınaklar ve ağır tahkimatların korumasına sığınarak düşmanın topçu ateşlerinden kendilerini koruyabiliyorlardı. Taarruz edenlerin topçu ateşlerini etkin şekilde kullanamamaları ve topçu ile piyade birlikleri arasındaki koordinasyon zayıflığı başarılar elde etmesini engelliyordu. Bunun neticesi, kesin sonuçsuz taarruzlar ve siper savaşlarının devam etmesi oluyordu. Alman komutanları Hindenburg ve Ludendorff da kendi kayıplarını azaltabilmek için Batı Cephesi'ndeki savunma planlarını gözden geçirmişti. Taarruzlar çok pahalıya mal oluyordu. Hindenburg ve Ludendorff "derinlemesine savunmayı" esas alan yeni bir taktik kabul etmişlerdi. Yeni savunma planına göre, artık savunma hattını her ne pahasına olursa olsun elde tutmak gerekli değildi. Önemli olan bölgeyi elde tutmaktı." Hindenburg ve Ludendorff'un Batı Cephesi'nde uyguladıkları stratejiyi aslında Mustafa Kemal de 16. Kolordu ve 2. Ordu Komutanı olarak Doğu Cephesi'nde uygulamıştı.
Sayfa 93 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Enver Paşa 22 Temmuz'da Almanya ile bir ittifak antlaşması yapmak istediklerini, Alman Büyükelçisi'ne bildirmişti. Kayzer II. Wilhelm 24 Temmuz'da Wangenheim'a olumsuz düşüncesini bir tarafa bırakarak, ittifak antlaşmasının görüşülmeye başlanmasını emretti. Osmanlı İmparatorluğu ittifak taslağını 28 Temmuz'da Berlin'e göndermişti. İstanbul'da ittifak antlaşması üzerine görüşmeler 1 Ağustos günü de devam etti. İşin ilginç noktası Almanya o gün, Rusya'ya savaş ilan etmişti. Gerçekte Sadrazam Said Halim Paşa ve birçok kimse de savaşa girmek istemiyordu. Savaşa sürüklenmeyeceklerini umuyorlardı. Asıl istediklerini ise antlaşmanın 4. maddesi ile elde etmişlerdi. Madde şöyle idi: "Almanya, Osmanlı topraklarını, tehdit edildiği takdirde gerekirse silahla savunma yükümlülüğünü almıştır." 2 Ağustos'ta antlaşma imzalandı. Almanya 3 Ağustos'ta Fransa'ya savaş ilan edince, 5 Ağustos'ta da İngiltere Almanya'ya savaş ilan etti. Böylece 1. Dünya Savaşı başlamış oldu.
Sayfa 24 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.