Tüm ömrümüzün yaklaşık üçte biri uykuda geçmektedir. 75 yıl yaşayan bir insan, yaklaşık 25 yılını karanlık bir hücrede hiçbir şey yapmadan geçirmiş demektir.
Hadis-i Şerif
“İnsan öldüğü zaman kendisinden ameli kesilir (sevâbı yazılmaz): Ancak üç şey müstesnadır: Onlar da, sadaka-i câriye (vakıf gibi faydası devamlı olan hizmet) ve kendisinden faydalanılan ilim veya kendisine duâ eden sâlih evlât." (Sahîh-i Müslim, 25/14)
Reklam
Harf devriminin bir gece halkı cahil bıraktı iddiası üzerine
Bugün üzerinde konuşulan bir konu , alfabe değişikliğiyle birlikte tüm bir ulusun birdenbire okur yazarlığını yitirmiş olduğu iddiasıdır. Bu iddia, gerici çevrelerin uydurduğu şehir efsaneleri'nin başta gelenlerindendir. Yeni Türkiye'nin, kurulduğu 1923 yılındaki okuryazarlık oranı yüzde 10'un altındaydı. Bu oran, 1935 nüfus sayımı sonuçlarına göre yüzde 19,25'e çıkmıştır. Yani alfabe değişikliği yapıldığında okuryazarlık orarının yüzde 15'in altında olduğunu varsayabiliriz . O dönemde okur yazarlar arasında lise ve üstü eğitim alanların mutlaka bir yabancı dil bildiklerini, bunun da çok büyük oranda Fransızca olduğunu düşünürsek, alfabe değişikliğinden mağdur olanların oranının yüzde 10 un çok altında kaldığını kolaylıkla söyleyebiliriz. Bu istatistiksel veriyi farklı bir açıdan yorumlayacak olursak, modern eğitim almış seçkin sınıf mensuplarından mağdur olan olmamış, toplumun ezici bir çoğunluğu için ise günlük yaşamda değişen herhangi bir şey olmamıştır.
Peki, insanın hayatını mahveden, dünyadaki tüm kötülüklerin kaynağı olan günah sorununun çözümü nedir? Günahın tek çözümü bu günahlı yaşamın "ölmesi" ve yerini "yeni hayatın almasıdır (Rom 5:12-21). Tanrı insanla tarih boyunca yaptığı antlaşmalar aracılığıyla, günahın ne olduğunu ve sonuçlarını açıklamıştır (Rom.7:7-25). Tanrı'nın Sözü sayesinde insan günah konusunda cahil bırakılmamıştır. Ancak birtakım dinsel eylemler gerçekleştirmekle günahın getirdiği sonsuz mahkûmiyetten kurtulmak da mümkün değildir. İnsan sadece, Tanrı'nın başlangıçtan beri tasarladığı ve tüm tarihi buna göre şekillendirdiği kurtuluş müjdesinin gücüyle günaha tutsaklıktan özgür olabilir (bkz. Makale: Kurtuluş, s. 1716) ve insanın günahtan ötürü üzerine aldığı yargı ancak Isa Mesih'in carmihta kendini günahı insan yerine kurban ederek akıttığı kanı aracılığıyla kalkar . (Rom 5:12-21).
kitabın son cümlesi
Yaz havası cenaze gününe kadar sürdü.Gisson Ana, güneşten inip topraga girmişti. Kış, o gününün gecesi kar fırtınasıyla ansızın bastırdı. On beş dakika içinde ısı 25 derece düşmüştü.
Biraz abartmıyor musun sence de aytunç'cum...
Walpurga sadece Katolikler için değil, dikkat çekicidir ki, Şeytan’a tapan Satanistler için de çok kutsaldı. Karabüyü ve Okültizmle uğraşanlar her yıl 25 Şubat gününde Azize Walpurga’nın adıyla gizli bir ayin yaparak ‘kanlarını arıtıyorlardı.’ Bu kan arıtma töreni (blood purification), hem gizli hem de Katolik Kilisesi’nin dogmalarına aykırıydı. Garip, ama şu da bir gerçektir ki, Adolf Hitler ünlü kitabı Kavgam'ın her sayfasında Katolik Kilisesi’ne aykırı düşmek pahasına büyük halası(!) Walpurga’nın adaşı adına düzenlenmiş Karabüyü ve Okült törenlerindeki gibi ‘kan arıtma’ ve ‘arı kan’ tezlerini işlemiş ve savunmuştu.
Sayfa 64 - ALFA Yayınları | 18. Basım 2014Kitabı okuyacak
Reklam
25.11
Ben seviyorum ve kimse bu duyguyu benden ayıra­maz. … Güzelim bir sonbahar ikindisinde ona doğru yü­rürken zırhımı yere bıraktım ve bir daha da kuşanama­dım. Savunmasızım ama pişman değilim.
"Ey mahkeme azası ve savcı! Beni, 50 yıldan beri beslediğim bir fikrin aksiyle itham ediyorsunuz! Bana, "laik cumhuriyet'in mânasını soruyorsunuz. Cevap vereyim: Anladığıma göre (laik)liğin mânası, tarafsız olmak ve başıboş bir vicdan hürriyeti düsturuyla hem dinsiz ve sefihlere, hem de dindar ve takvacılara ilişmemektir. 25 seneden beri siyasî ve içtimaî hayattan çekilmiş bulunuyorum. Cumhuriyet hükümetinin ne hale geldiğini bilmiyorum. Eğer, farz bu ya, Cumhuriyet hükümeti, imanına ve Kur'anına çalışanları mesul tutucu kanunları yapan bir dehşetli din düşmanlığı şekline girmişse, size açıkça ilan ve ihtar ederim ki, bin canım olsa da iman ve Kur'ana feda etmeye hazırım. Telakkim budur; bana ne yaparsanız yapın!"
İmam Buhari’nin küçüklüğünde gözleri görmemeye başlar. İmam Buhari’nin annesi ise gözyaşları ile Allah’a sürekli dua eder. Bir gün rüyasında Hz. İbrahim (aleyhisselam)’i görür. Hz. İbrahim (aleyhisselam) kendisine “Ey kadın! Allah oğlunun gözlerini, senin döktüğün gözyaşlarının ve Allah’a dua etmenin hürmetine geri bahşetmiştir.” “De ki: ‘Eğer duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin ki?..’’ (Furkan Sûresi, 25/77)
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.