BİZ NE İSTEDİĞİMİZİ BİLİYORUZ
Ne istediğini bilmeyen yani programsız, plânsız olan insan gibi ne istediğini bilmeyen milletin de güçlükler, başarısızlıklar ve bozgunlarla karşılaşacağı muhakkaktır. Hele günümüzde milletlerin dörder veya beşer yıllık plânlarla kalkınma ve güçlenme savaşı yaptıkları bir sırada ne istediğini bilmemenin, şuurunu
ZAFERLER AYI AĞUSTOS
Cihan tarihini etkileyen 8 büyük #FETİH, Türk tarihi için adeta zaferler ayı olan Ağustos ayında gerçekleşmiştir.
26 Ağustos 1071’de Malazgirt
27 Ağustos 1389’da Kosova
11 Ağustos 1473’de Otlukbeli
23 Ağustos 1514’de Çaldıran
24 Ağustos 1516’da Mercidabık
26 Ağustos 1526’da Mohaç
4 Ağustos 1578’de Vadis Seyl
30 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz
#Malazgirt Zaferi: Vatan olma yolunda atılan en büyük adım.
#Kosova Zaferi: Batıya açılan bir pencerenin ilk nurlu damgasıdır.
#Otlukbeli: Anadolu’da kurulan Türk birliğini pekiştirmiştir.
#Çaldıran: Doğudan gelecek Gulat-ı Şia tehlikesine karşı büyük bir darbedir.
#Mercidabık Zaferi, Türk fütuhatının Suriye ve Mısıra hakim olmasını sağlamış ve İslam Dünyasında ‘Türk Asrı’ başlamıştır.
#Mohaç Zaferi ile 2 saat içerisinde Avrupa kapıları Türklere açılmıştır.
#Vadis Seyl: Portekizlilere karşı kazanılan Vadis Seyl zaferi ise Türkün gücünü bir kez daha sömürgecilere göstermiştir.
Veee
#Ağustos Ayının 30’unda Dumlupınar'da zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz ile kazanılan zafer, Türk ulusunu esir etmek isteyen istilacı güçlere karşı; kadınıyla çocuğuyla, ordusuyla topyekûn verdiği bir savaşın ve ulusal benliğini kurtardığı ve Zafer Destanı’nın yazıldığı gündür.
30 Ağustos 1922'de kazanılan bu zafer, Anadolu'nun ebedi Türk yurdu olmasını sağlamıştır. Bu zafer tüm mazlum halklara örnek teşkil edecek biçimde işgalci güçlere unutulmayan bir ders vererek, Türk milletinin hiçbir şekilde bağımsızlığından ödün vermeyeceğini; sonsuza kadar var olacağını bütün dünyaya göstermiştir.
Büyük Türk şairi Nazım Hikmet’in ölümüyle yolları kesişen iki insanın aşk hikayesi...
O yıllarda bir edebiyat öğretmeninin solcu bir şaire aşık olması, öyle sıradan bir şey değildi. İnsanın aşkının arkasında dimdik durması ise, pek çok kişiyi öfkeye boğmaya yetiyordu. Mücadelelerle geçen bir hayatın ortasında Hasan Hüseyin’in şiiri gibi
