Hz. Peygamber (s.a.s.): “Yakında diğer milletler, yemek yiyenlerin başkalarını sofralarına davet ettikleri gibi size karşı savaşmak ya da ülkenizi bölüşmek için birbirlerini davet edecekler/üzerinize üşüşecekler.” diye buyurunca orada bulunan birisi: “Bu durum bizim azlığımızdan dolayı mı olacak?” diye sordu. Resulallah (s.a.s.): “ Hayır, aksine siz o gün kalabalık fakat selin önündeki çer çöp gibi zayıf olacaksınız. Allah düşmanlarınızın kalbinden sizden korkma hissini alacak, sizin kalbinize de vehn atacaktır.” buyurdu. Yine bir adam: “Vehn nedir ya Resulallah?” diye sorunca Hz. Peygamber (a.s.): “Dünya sevgisi ve ölümden hoşlanmamaktır.” buyurdular. (Ebu Davud, Melahin, 5/4297; Ahmed b. Hanbel, II, 359)
Sayfa 135 - Diyanet İşleri Başkanlığı YayınlarıKitabı okudu
Yine bir gün Mu'tezili konularda imtihan edilmek üzere bir adamı zincirlere bağlayıp el-Vâsık'ın huzuruna getirdiler. Eli-kolu bağlı olan adam şöyle dedi: "Bu iddia ettiğiniz şeyi bana da açıklar mısınız? Sizin söylediklerinizi Resûlullah (s.a.s) biliyor muydu, bilmiyor muydu? Yoksa biliyor da saklıyor muydu? Hâlbuki o hiç bir şeyi saklamaz, tebliğ ederdi!" Adamcağızın bu sözlerine hayret eden el-Vasık, onu öldürmekten vazgeçti. Hatta rivayete göre 359, bu şahsiyetli âlimin sözleri üzerine el-Vasık, Müslümanları imtihan etmekten vazgeçti. Halife'ye karşı bu şekilde korkusuzca konuşan âlim, büyük hadîs bilginleri Ebû Dâvûd ve en-Nesãî'nin hocası Abdullah b. Muhammed el-Ezremî'ydi.
Reklam
Cemal Granda diyor ki: "Atatürk, eli sıkı bir kimseydi. Cömert değildi. Ben ona 12 yıl hizmet ettiğim halde bir defa harçlık olarak 100 lira aldım (s 227)" Yine bu kitabın yazdığına göre Atatürk dindar değilmiş. Bir gece sofrada, peygamberimiz üzerine bir konu açılmış. Atatürk'ün dindar olmadığını bilen adamlar, Atatürk'e yaranmak için
Sayfa 290 - yakın planKitabı okudu
Efendimiz (s.a.s) bir gün Muâz'ın ellerinden tuttu ve ona dedi ki: "Ey Muâz! Vallahi seni çok seviyorum." Bu sözü duyar duymaz, Muâz bin Cebel (r.a), bambaşka bir hale girmişti. Dili tutulmuş ve hiçbirşey söyleyememişti. O an da Efendimiz (s.a.s) sözlerine şöyle devam etmişti: "Ey Muâz! Sana bir dua öğreteceğim, sen bu duayı her namazın arkasından yapmayı sakın ihmal etme!" Muâz biraz olsun kendini toparlamış ve: "Evet" diyebilmişti. Efendimiz (s.a.s) buyurmuşlar ki: "Allahümme einnî al'â zikrike ve şükrike ve hüsni ibâdetike." "Allah'ım! Seni anmak, sana şükretmek, sana güzelce kulluk etmekte bana yardım et." Ebu Davud, "Salât", 359; Nesai, "Sehv", 60. Bizim de son sözümüz bu duamız olsun.
Sayfa 132 - siyer yayınları