Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bölüm 1 Bir sokakta yürüdüm Yol kenarında bir çukur vardı İçine düştüm,kayboldum Kendimi zavallı hissettim Bu benim hatam değildi Buradan çıkmak asırlar aldı
Zaman Yönetimi
📌En uzun ama en kısa, en hızlı ama en yavaş, küçük şeyleri yutup büyük şeyleri daha da büyüten şey nedir? 🟢Herkesin eşit sahip olduğu tek şey: ZAMAN🌱 🔸Hepimizin her gün 24 saati var. 🟢Bu süreye falanca kişi bir yığın iş sığdırırken ben ne yapıyorum? ⏩Önemli-acil iş ayrımı Önce kendimize bazı sorular soralım: 1) Zamanımı en etkili şekilde
Reklam
110 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Esere geçmeden önce yazar hakkında bilgi vermem gerekirse
Albert Camus
Albert Camus
7 Kasım 1913' te Fransız sömürgesi Cezayir' de doğmuştur. Babası o daha küçükken I. Dünya Savaşı'nda ölmüştür. Annesi, büyükannesi, kardeşleri ve felçli dayısı ile küçük bir evde yoksulluk içinde yaşamıştır. Bu Camus' nün hayatındaki ilk zorlu mücadelesidir.
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2021111,7bin okunma
SANAT ADAMI ATSIZ RUHLARA İŞLEYEN ŞİİR. Atsız'ın sanat hayatı şiirle başlar. Biz de onun şiiriyle başlayalım.
YARIDA KALAN EDEBİYAT TARİHİ Atsız'ın dil, tarih ve edebiyat çalışmaları iç içe geçmiştir. Daha 1933-1934 yıllarında Orhun dergisinde yayımlamaya başladığı Köktürk ve Uygur dönemlerine ait metinlerin aktarmaları, aynı zamanda edebiyat tarihini de ilgilendirmektedir. Bitirme tezine dayanan ve yine Orhun dergisinde yayımlanan Edirneli
"Ahmedî-Dâstân ve Tevârîh-i Mülûk-i Âl-i Osman" Çalışma, Atsız'ın hazırladığı ve 1949'da Türkiye Yayınevi tarafından yayımlanan Türkiye Tarihleri I adlı eserin 1-35. sayfaları arasında yer almaktadır. Atsız'ın çalışması, Ahmedi'nin İskendernâme'sinin sonunda yer alan Osmanlılarla ilgili bölümün ilmî yayınıdır.
Reklam
4. Bölüm, Sevginin Uygulanması
Mantıklı inanç yalnızca düşünce ve yargıda açıkça görülmez. İnsan ilişkileri çerçevesinde de inanç, özel bir arkadaşlıkta ya da sevgide kaçınılmaz bir niteliktir. Bir başka insana "inanmak", onun tutumundan, kişiliğinin özünün ve sevgisinin değişmezliğinden emin olmak demektir. Bunu söylerken, bir insan fikirlerini değiştiremez demek istemiyorum, ancak temel dürtüler aynı kalır. Örneğin yaşama ve insan onuruna verdiği değer onun bir parçasıdır, değişmez. Aynı anlamda kendimize de inancımız vardır. Tüm yaşamımız boyunca değişen koşullara, fikir ve duygulara rağmen içimizde aynı kalan bir ben'in, bir özün bilincindeyizdir. "Ben" kelimesinin de kendimize ilişkin tüm yarglarımızın da arkasındaki işte bu özdür. Eğer kendi varlığımızın kalıcılığına inancımızı yitirirsek, özümüz hakkındaki duygumuz sarsılır. Bunun sonucu olarak da öz duygumuz için başkalarıın onayına bağımlı kalırız. Ancak kendine inancı olan birinin başkalarına da inancı olur, çünkü o yarın da bugünkü gibi olacağını, neler düşünüp nasıl davranacağını bilir. Kişinin kendine inancı, söz verebilme becerisinin bir sonucudur ve dolayısıyla da Nietzsche'nin dediği gibi insan söz verebilme yetisine göre tanımlanabilir, inanç insanın varoluşunun bir koşuludur. Sevgiyle olan ilişkisi açısından bunun anlamı, kişinin kendi sevgisine olan inancı, başkalarında sevgi yaratabilme ve bu sevginin geçerliliğidir.
Sayfa 141
4. Bölüm, Sevginin Uygulanması
İnanç nedir, inanç mutlaka Tanrı'ya ve dinsel doktrinlere inanmayı mı getirir? İnanç, mantıklı düşünmeye aykırı ya da ondan kopmuş bir şey midir? İnanç sorununu anlamak için akıllı ve mantıklı olmayan inançtan benim anladığım, boyun eğmeye ya da mantıklı olmayan otoriteye (insana ya da fikre) dayalı inanmadır. Mantıklı inanç ise kendi düşünce
Sayfa 140
4. Bölüm, Sevginin Uygulanması
Sevebilme becerisi kişinin narsisizmden ve anneye, klana karşı duyduğu (hısımla sevişme) çarpık tutkudan uzaklaşabilme derecesine bağlıdır. Ayrıca bu beceri gelişmemize, dünya ve kendimizle olan ilişkimize üretken bir şekilde yönelmemize de bağlıdır. Bu çıkış, doğuş, uyanış süreçlerinin tek bir şeye gereksinimi vardır: inanç. Sevme sanatının uygulanabilmesi, inancın da uygulanmasını getirir.
Sayfa 139
4. Bölüm, Sevginin Uygulanması
Nesnel düşünce becerisi akıllılıktır, düşünmenin ardındaki duygusal durum ise alçakgönüllülüktür. Nesnel olabilmek, yani kişinin aklını kullanabilmesi ancak kişi alçakgönüllü tavır içindeyse ve kendini çocukluğundaki "her şeye gücü yeten" ve her şeyi bilen" olma hayalinden kurtarabilirse olasıdır. Bu, sevme sanatının uygulanması tartışmasında şu anlama gelir: Sevgi, narsisizmin hemen hemen olmadığı alçakgönüllülüğün, nesnelliğin ve düşüncenin gelişmekte olduğu yerde vardır. Kişi tüm yaşamını bu amaca adamalıdır. Sevgi gibi alçakgönüllülük ve nesnellik de birbirinden ayrılmaz. Eğer ben bir yabancı hakkında nesnel olamıyorsam ailem için de olamam; bunun tersi de geçerlidir. Eğer sevme sanatını öğrenmek istiyorsam, her durumda nesnel olmayı denemeli, nesnel olamadığım durumlara karşı da duyarlı olmalıyım. Karşımdaki kişi hakkında kendi ilgi, gereksinim ve korkularımı işe karıştırmadan o kişinin gerçek kişiliğiyle, narsist düşüncelerimle çarptırılmış kendi oluşturduğum kişiliği arasındaki farkı görmeliyim. Nesnel ve akıllı olabilme yetisine sahip olmak sevme sanatını başarmanın yarı yolu sayılır, ancak kişinin bunu ilişki kurduğu tüm insanlar için geçerli kılması gerekir. Eğer kişi nesnelliğini sevdiğine saklamak ister ve diğer ilişkilerinde nesnel olmazsa, her durumda başarsız olduğunu kısa zamanda görecektir.
Sayfa 138
Reklam
4. Bölüm, Sevginin Uygulanması
Bu denli abartılmamış -ya da daha da belirgin- çarpıtmalara insanlar arası ilişkilerde rastlanır. Çoğu anne baba, çocuğun tepkilerini onun kendi duyguları, davranışları olarak görmek yerine, çocuğun söz dinlemesi, onlara mutluluk vermesi, onlar için övünç kaynağı olması şeklinde yorumlamaz mı? Kaç koca, kendi annesine olan bağlılığı yüzünden karısından gelecek herhangi bir isteği, özgürlüğünü kısıtlayıcı bir istek ve karısını zorba bir kişi olarak görmez? Küçükken parlak bir şövalyenin hayali ile büyüyen kaç ev kadını kocasını duygusuz ve aptal bulmaz? Yabancı ulusları ilgilendiren bir konuda nesnel olmanın güçlüğü çok yaygın bir durumdur. Bir başka ulus her gün kötülenirken, kişinin kendi ulusu iyi ve soylu olan her şeyin simgesi haline geliverir. Düşmanın tüm davranışları tek bir şekilde yorumlanır, kendi davranışları ise başka bir şekilde. Düşmanın iyi bir davranışı bile onun melaneti olarak ele alınır, bizi ve dünyayı kandırmaya yönelik davranışı olarak görülür. Buna karşın bizim kötü davranışlarımız soylu amaçlarımız için gereklidir ve yapılmalıdır. Aslında biri uluslararası ilişkileri bireylerarası ilişkilerde olduğu gibi incelese, bu ilişkilerde nesnelliğe çok az rastlandığını, buna karşı narsist çarpıtmanın bir kural olarak yerleştiğini görür.
Sayfa 138
4. Bölüm, Sevginin Uygulanması
Buraya kadar tüm sanatların uygulamasında neyin gerekli olduğunu tartıştım. Şimdi sevme sanatı için özel önem taşıyan nitelikler üzerinde duracağım. Sevginin doğası hakkında söylediklerime bakacak olursak, sevginin kazanılması için en önemli koşul kişinin kendi narsisizmini yenmesidir. Narsist yönelişte kişi salt kendi içinde olanları gerçek
Sayfa 137
4. Bölüm, Sevginin Uygulanması
Eğer olgun yaşam örneği görüntüsünü devamlı kılamazsak tüm kültürel geleneklerimizin yıkılması olasılığıyla karşı karşıya kalırız. Bu geleneğin ayakta durması öncelikle bazı belirgin bilgilerin değil, belli insani özelliklerin aktarılmasına bağlıdır. Eğer gelecek nesillerin bu özelliklerden haberleri olmazsa ve sadece bilgiler geliştirip aktarılırsa beş bin yıllık bir uygarlık yıkılıp gidecektir.
Sayfa 136
112 syf.
4/10 puan verdi
Deniz Feneri Şiirleri
Deniz Feneri Şiirleri
Uğur Arslan
Uğur Arslan
Keşke Uğur Arslan bende Karagümrük Yanıyor ile kalsaydı bu kitabı hiç sevemedim şiirler aşırı serbest ve nesir tadında hiç uyum yok... 112 sayfa civarı bir kitap ama sayfa başına düşen şiirlerin hepsi bütünüyle kısa veya kısa kısa cümlelerden oluşuyor. Kitap beni içine hiç alamadı, gerçekten şurası beni çok ama çok etkiledi diyebileceğim bir şiir, bir bölüm ya da aman aman muhteşem bir cümle dediğim hiçbir yer yoktu, bazı göze hoş gelen paylaştığım alıntılardan dolayı maksimum , 4/10 puanlık bir kitap olduğunu düşünüyorum bence daha fazla bir puan diğer kitaplara haksızlık olur diye düşünüyorum... Açılışı Karagümrük Yanıyor ile yaptım kapanışı da onunla yapayım ~Ulan Aslı Ulan Aslı~ youtu.be/gsPZhBbFPwI?si=...
Deniz Feneri Şiirleri
Deniz Feneri ŞiirleriUğur Arslan · Bahar Yayınları · 200031 okunma
"Hayatında gururlanacak başka bir meziyeti olmayan kimseler, son kertede, milliyetçiliğe sarılır." — Schopenhauer, Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar: Bölüm 4, sf. 328.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.