Faik Baysal
Muharrem Dayanç
Muharrem Dayanç
: "Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
Orkun'un Yayın Macerası ve Sonu: Orkun'da hiç aksamayan iki köşe vardı: "Orkun'dan Sesler" ve "Türkiye'nin Köy ve Kasabaları". Bunlardan birincisinde haftanın bazı haberleri çok defa mizahi bir üslupla ele alınıyor ve ayrıca 1944'e ait güldürücü hatıralara yer veriliyordu. Diğerinde çeşitli şehir,
Reklam
297 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
"Tarafsız değil, işçi sınıfından taraf bir gazetecidir John Reed. 22 Ekim 1887 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri'nde dünyaya gelen yazar, çağı değiştiren gelişmelere kayıtsız kalmadı ve tarihi ileri götüren ne varsa omuz verdi. Tanık olduğu ne varsa kaleme alan, anlatan ve aktaran Reed,
John Reed
John Reed
bunu yaparken edebi olarak güçlü
John Reed'in Eğitimi
John Reed'in EğitimiJohn Reed · Pencere Yayınları · 20081 okunma
1943 yılında Atsız yeniden dergi çıkarmaya teşebbüs eder. Atsız Mecmua'nın devamı olacak olan dergi Türk Sazı adını taşıyacaktır. İmtiyaz, Nejdet Sançar'ın eşi Reşide Sançar adına alınmıştır. Bayilerle anlaşmaları yapılan, Tasvir ve Cumhuriyet gazetelerinde ilanları çıkan dergi 15 Mayıs'ta dağıtıma verilmek üzere 14 Mayıs'ta
Atsız, Maltepe, Feyzullah Caddesi'ndeki meşhur evine 1936 Nisanı ile 1938 Mayısı arasındaki bir tarihte taşınmıştır. Ancak "Halk Partisi'nin Polisi" başlıklı yazısında 1940 yılının son günlerinde Göztepe'deki kiralık evde oturduklarını yazıyor (Atsız 1992: 83). “İçimizdeki Şeytanlar” broşürünün sonunda ise "Maltepe Feyzullah Caddesi" adresi ve 19 Temmuz 1940 tarihi var. Öğretmenliğe tayin için 12 Ekim 1941'de cumhurbaşkanına yazdığı mektup sırasında da Maltepe'de oturan Atsız, evi ile iş yeri arasındaki uzaklıktan şikâyetçidir: "Özel Boğaziçi Lisesinde edebiyat öğretmeni idim. Bu lise Arnavutköyü'nde idi. Kartal Maltepesi'ndeki evimizden mektebe tren, vapur ve tramvayla tam 2,5 saatte gidiyordum. Dönüşü de hesaba katınca günde beş saatim yollarda geçiyordu. Kendi tarih çalışmalarıma yeteri kadar zaman ayıramadığım için sıkılıyordum. Sabahleyin 6,5'ta kalkan trene yetişmek için bir saat önce kalkıyordum. O zaman Maltepe'de asfalt yol ve sokak feneri bulunmadığı için kış günleri zifiri karanlıkta sokağa çıkmak ve batmadan istasyonu bulmak hayli cambazlığa bağlıydı. Köşkümüz de eski ve ahşap olduğu için gayet havadardır. Odalarında bazen esrarengiz rüzgârlar eserdi." (Atsız 1992: 158).
·
Not rated
Na Drini Cuprija - Drina Köprüsü
Yıl 1516. Aylardan Kasım. Osmanlı-Bosna Eyaleti`nde Hıristiyan çocukları ailelerinden zorla alan yeniçeriler, çocukları İstanbul`a götürmek üzere yola koyulurlar. *********** Ailelerinden koparılan çocuklardan biri, Şahinoğlu Köyü’nden 10 yasında, esmer bir çocuktur. Osmanlı, Bayıca adlı çocuğa Mehmet adını verir. Yıllar geçer ve o esmer çocuk
Drina Köprüsü
Drina Köprüsüİvo Andriç · Altın Kitaplar · 19635.6k okunma
Reklam
Görgü tanığı ifadeleri,
Belge No: 2019 Askerî Tarih Belgeleri Dergisi sayı:85, s. 109. Mühür (Redif... Elli Birinci Alay İkinci Tortum Taburu) S.N. 163 Ermenilerin Öteden Beri Ahali-i İslamiye Hakkında Reva Gördükleri Melanetlerden Cüzi Bir Kısmını Müşirdir (Gösterir). Madde 1: Narman ve Tortum mıntıkalarında 307:310 Seneleri esnasında 60:70 neferden mürekkep (erden
5 Teşrinievvel [18 Ekim 1912]
Hani nutuklar, hitabeler, heyecanlar, şarkılar, alkışlar... Hiç, hiçbir şey yok. Bulgar ordusunu gözümün önüne getiriyorum. Orada kim bilir ne kadar hayat ve heyecan.
5 Teşrinievvel [18 Ekim 1912]
Askerin hepsi acemi. Hatta silâh doldurmasını bilmiyorlar. İhtiyatların çoğu da Pomak. Bir kelime Türkçe bilmiyorlar. Onbaşıların, çavuşların içinde bir vücut, parlak ve açık bir göz göremiyorum.
eşyalarımız Evdeki düzen, kimilerine göre gereksiz bir takıntı, bana göreyse Allah’ın ikramı olan eşyaya saygıdır. Kıymet bilmektir. Horlama- mak, küçümsememek, ömrünü uzatmak için yardım etmektir. İnsanın bu hürmeti 30-40 yıllık masasından, sehpasından, 15-20 yıllık eşarbından, çantasından belli olur; düşünceme göre. Bir şeyi almak varlıklı
Reklam
Kitap fuarı
26 Nisan-5 Mayıs tarihleri arasında Ankara ATO Congresiumda kitap fuarı olacak. Normalde Ekim ayında düzenlenen fuardı. Bilmeyip katılmak isteyenler için yazmak istedim. Paylaşıp duyurabilirsiniz. Konuklar arasında; Mecit Ömür Öztürk Sinan Yağmur Talha Uğurluel Sinan Canan Üstün Dökmen Osman Pamukoğlu Hatice Kübra Tongar gibi isimler var. instagram.com/eylulfuarcilik?...
5 Teşrinievvel [18 Ekim 1912]
Neferlerde büyük bir neşe yok. Zabitler de öyle. Fakat korku ve yeis de yok. Yemek, içmek meselesi güçleşti. Dün yemek ve çorba tuzsuzdu. Köprülü’de tuz bulunmadı. Zabitler candan ve gönülden çalışmıyorlar. Yahut ben öyle görüyorum. Bunun en büyük sebebi amirlerin iktidarsızlıkları...
Mustafa Kemal Atatürk'ün Söylediği 75 Söz | Atatürk Sözleri ve Anlamları Cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşam şekli ve üstlendiği görevleri gereği çok yönlü bir liderdi. Verdiği demeçler, söylediği sözler, aktardıkları ve daha nicesi hayatın her alanında önemli tavsiye, fikirler ve sözleri içeriyor. Spor,
Hanımlar, Beyler,
Memleketimizin en laaif, en mämur en güzel yerlerini 3.5 une kol ayaklarryla çiğneyen düşmanı mağlup eden zaferin sure needed bilir misiniz? Onduların sevk ve idaresinde ilim ve fon düsturlarn rehber ittihaz etmektedir. Milletimizi yetiştirmek için anl olan, m seplerimizin, darúlfununlarımızın (universitelerimizin) (kurulmannda, temellendirilmesinde) aynı in mesleği (yolu) nakip eder fiz. Evet, milletimizin sipari, içtimai (snyal) beya fikri terbiyesinde rehberimiz ilim ve fon olacakur. (Burns Nacken 17 Ekim 1922)
Bastille'in düşüşünden sonra 2 kiloluk ekmeğin fiyatı 14.5 Fransız kuru­şundan 13.5 kuruşa, iki hafta sonra da Belediye Binası önünde yapılan gösterilerin ardından 12 kuruşa düşürülmüştü. Bunun ardından gelen sükunet kısa sürdü. Buğday hasadı iyiydi an­cak uzun süren kuraklıklar buğday değirmenlerinin yeteri ka­dar un öğütmesini engellemişti.
Sayfa 85 - 86 - PdfKitabı okuyor
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.