Bildiğimi biliyorum çemberimi,
Yarıçapları oturtsam bir kez özeğe-
ve eğretilikten arınmış parçacıkların
uyumsuz hiçbir üstüstelenişi düşünülemez.
Bu uyumlar elaçıklığıyla ulaşacak hep
çembere...
Kuşkusuz mu?
Olmayan günlerdi.
Olmayan günlerin saatleriydi kayan
ya da çalmayan.
Üçgen bir gökyüzü açısından
bakıyordum günbatımına.
Geceleri tüm genişlik ve yokoluyordum
güvencesi güç ay ve yıldıztakımı altında,
Kimi an, ben zıplıyordum üzerlerine.
İlintimizin haklılığına kim susmaz?
Böylece gün aydın oluyordu kendiliğinden,
Sonra öylesine berrak su...
Bir ateş bilgeliği, ıhlamur havası,
bir her şey, bir hiçlik...
Şairin 1977 - 1981 yılları arasında yazdığı şiirlerde 1982 - yılları arasında yazdığı şiirlere kıyaslayınca daha iyimserdir . İlk dönem şiirlerinde görülen yaşama sevincinin , insanlığın bir gün kurtuluşa ereceğine dair inancın yerini daha sonra hayatın olumsuzlukları karşısında duyduğu üzüntü ve çaresizlik alacaktır.
Örneğin 1980 de yazdığı Öte
Sadık Canarslan'ın öldürülmesinden 10 gün sonra sol gruplar arasındaki ideolojik görüş ayrılıklarından kaynaklanan ikinci cinayet 28 Nisan 1977 sabahı Halkın Kurtuluşu çevresinin afişlerini asan Dişçilik Fakültesi öğrencisi İdris Türkoğlu'nun öldürülmesiyle gerçekleşti. Halkın Kurtuluşu grubuna göre İdris Türkoğlu'nun katili "TKP yanlısı İGD'li sosyal faşistler"di. İGDlilere göre ise "Türkoğlu Маосu arkadaşlarının kurşunlarıyla can vermişti". Halkın Kurtuluşu'nun çıkartmış olduğu Halkın Kurtuluşu Yolunda Gençlik gazetesinin 6 Haziran 1977 tarihli 7. sayısında "İdris Türkoğlu'nun katillerinin İGD'li sosyal faşistler" olduğu yazıyordu.