Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Agit

Agit
@Agit65
WAN
13 Mayıs
60 okur puanı
Şubat 2019 tarihinde katıldı
Doğal seçilim umutsuzca son çare olarak başvurulan türde bir teori değildir. Akla yatkınlığı ve gücü, onun zarif basitliğini anladığınız anda, insanı serseme çeviren bir şiddetle alnınızın ortasından vurur.
Reklam
Eğer teknolojik olarak gelişmiş uzaylılar bir gün bizi ziyaret ederlerse, bunu geçmişte yapmış olmaları günümüzde yapacak olmalarından çok daha yüksek ihtimaldir çünkü basitçe geçmiş günümüzden çok daha uzundur.
Doğal seçilimin hiçbir ileri görüşü yoktur. Olamazdı da çünkü DNA sadece bir moleküldür ve moleküller düşünemezler. Eğer düşünebiliyor olsalardı, doğum kontrolünün ortaya çıkardığı tehlikeyi görür ve uzun zaman önce bu tehlike daha doğmadan başını ezerlerdi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Doğal seçilimin ürünü olan yaşam, bütün biçimleriyle güzel ve zengindir. Fakat bunu oluşturan sürecin kendisi gaddar, acımasız ve kısa görüşlüdür.
Ne kadar ağır olursa olsun, balinaların vücudu batmaz. Yani derine inmek için su yutmak zorunda. Ağırlıklarını arttırmak için suyu kullanmak zorunda kalan balinalar karada olması gerekenden çok daha fazla büyüdüler. Aslında denize geri dönmeseler, bu kadar büyüme ihtimalleri de olmazdı.
Sayfa 140
Reklam
Balinalar neden bu kadar büyüdü? Avcılardan korunmak için büyüdüler. Temelde ne kadar büyüksen, peşinde o kadar az avcı olur. Bugün de insanları saymazsak büyük bir balinayı öldürebilecek bir hayvan yok. Ama birçok kara hayvanı bacaklarının taşıyabileceği ebatların üzerine çıkamıyor. Balinalar vücutlarını taşımak için tuzlu suyun kaldırma kuvvetinden faydalanıyor
Sayfa 139
Evrim, hayvanın neye benzeyeceğiyle ilgilenmez. Bazıları yaşar, bazıları ölür, bazıları ürer, bazıları başarısız olur ama sonunda en iyi adapte olanlar hayatta kalır.
Hayvanlar, evrim sürecinde çeşitli uzuvlar kazandıkları gibi, bazı uzuvlarını da kaybettiler. Yılanlar bacaklarını yitirdiler. Aynı şekilde yunuslar ve balinalarda denize dönebilmek için bu uzuvları kaybetti ve diğer bazı hayvanlarda kuyruk, kürk, tüy, göz, kulak kazanıp sonrasında kaybetmişlerdir. Bu o an hayatta kalabilmek için neyin gerekip gerekmediğine göre değişir.
Sayfa 101
Ahtapotlar yüzeylerde sürünür ama ürktükleri zaman, derilerindeki oyuklardan aldıkları suyu hızlıca püskürterek gitmek istedikleri yönün aksi istikametine jet hızında uzaklaşırlar ve kalamalar da bunu sürekli yapar.
Sayfa 92
Kalamarların ve mürekkepbalıklarının vücutlarındaki desenler yardımıyla birbiriyleriyle iletişime geçebildikleri biliniyor. Bununla beraber ahtapotlar, avlanırken problem çözebilecek zekaya sahiptirler.
Reklam
Salyangozlar bir şekilde iç organlarını 180 derece tersine çevirdi ve bu sayede dışkıları direkt kafalarının üstündeki kabuğa doğru gidiyor. Yani salyangozlar kendi kafalarına pisliyor. Bu çok da mantıklı bir durum değil. Sonuçta solungaçlarını tıkama riskleri var. Yani dışkılarını soluyup boğulma tehlikesi var. Ama bir şekilde buna ayak uydurmuşlar.
Sayfa 90
Denizanalarının ve anemonların iç organları yoktur. Bunun sonucunda da aynı delikten yemek yiyip dışkılarlar.
Denizanalarının sabit bir beyinleri yoktur. Her yönden aynı gözüktükleri için, yemeği veya kendilerine yaklaşan avcıları da her yönden görebilirler. Bu yüzden içinde beyin olan bir kafa geliştirmelerinin bir anlamı yoktur. Bunun yerine bedenlerini kapsayan dairesel sinirler var bu sinirler bedenleri üzerindeki temel kontrolü sağlayan bir ağ oluşturur.
Sayfa 75
Evrim bırakın sezilemeyecek kadar yavaş olmayı, bazen ışık hızında ilerler. Evrim, insanlarca bozulmamış doğal dünyada muhtemelen Darwin’in düşündüğü gibi çok daha sakin bir tempoda gerçekleşir ve ancak insanlar işleri berbat ettiğinde aşırı hız moduna geçer.
Doğal seçilim, karşısındaki soruna optimal çözümü inşa eden bir mühendise benzemez. Onu makul bir çözümü şekillendirmek için elinde olan malzemelerden faydalanan bir tamirci gibi düşünmek gerekir; mümkün olan en iyi çözüm değildir ama eldeki şartlar altında ulaşılabilecek en iyi çözümdür.
Sayfa 114
331 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.