Aşk bizi mutlu ediyor, çünkü onun sayesinde kurtuluyoruz bilincimizde. Kendimizi aptal gibi hissediyor ve bundan zevk alıyoruz. Aptal bir aşığa dönüşmek resmen mutluluk veriyor bize.
İlk defa bir kıza çıkma teklif ettiğim zaman şu yanıtı almıştım: ''Kusura bakma, kendimi henüz biriyle çıkmaya hazır hissetmiyorum...''
İtiraf edeyim, bugüne kadar duyduğum en nazik reddetme şeklidir bu.
Hazır hissetmiyormuş.
Sanki uzaya füze gönderecek.
Alt tarafı hamburgerciye gidip el ele tutuşacağız. Duran Duran dinleyip vatkalı montlarımızı göstereceğiz. Öpüşmenin bile yüz metre uzağındayız. Nesine hazır hissedeceksin?
Hem memleket işgal altındayken Kurtuluş Savaşı'na hazır mıydı atalarımız? Hatta tam aksine yorgun, yenik ve yaralıydılar. Ama Gazi Paşa'nın arkasında çıktılar yola.
Lenin'in Sovyetler'i XX. yüzyılın kaderini değiştirmeye hazır mıydı gerçekten?
Ben susuyormuş gibi yaparım, sen dinliyormuş gibi. Ben sevmiyormuş gibi yaparım, sen bilmiyormuş gibi.
Hadi kal yanımda, beni anlasan da, anlamasan da...
Bir babasın. Düşün şimdi… Sevmişsin, evlenmişsin. Sonra tıpkı annesi gibi güzel bir kızın olmuş. Onu da çok sevmişsin. Hem de deliler gibi. Gece gündüz dememişsin başında nöbet tutmuşsun. Ateşi yükseldiğinde, senin de ateşin yükselmiş. Gözyaşlarını silmişsin. Kendi hayallerinden vazgeçmişsin, onun hayallerini süslemişsin. Sevmişsin onu. Yalandan değil. O kadar çok sevmişsin ki, canı yansa senin de canın yanmış. Sonra daha 10 yaşına girmeden “başıma en kötü ne gelebilir” diye düşünürken bile aklına gelmeyen, en felaket senaryoları bile kurarken düşünemediğin, korku filmlerinde bile konu olmayan şeyleri yaşamış o küçücük gözleriyle. Gözleri seni aramış. Korku dolu gözlerle babam nerede diye bakmış etrafa. Hani “Ben yanındayım kızım, korkma” diye yanında yatardın ya. İşte o sözü hatırlamış, bakmış ama görememiş seni. Anne kurtar beni diye çığlık atmış sonra. Ve sen o an onun yanında olamamışsın. Çırpınmış, ağlamış, tırnaklarıyla yeri kazımış ama sen bir türlü gelmemişsin. Sonra mı…. Sonrayı da yazmayayım artık. Bir kız babası olarak tüm bunları yaşadığını düşün. Sonra küçücük çocuğunun öldürüldüğünü öğren… Hem de senin gelip onu kurtarmanı beklerken…
Şimdi içimizde ne hissediyorsak rahatlayalım. Çünkü bunu yaşamıyorsunuz. Bu sadece bir yazı. Ama Türkiye’de birçok baba ve anne bunu yaşıyor. Biz mi, biz sadece haberleri izliyoruz. Empati yaptığımızı sanarak… Şimdi rahatlayın. Çayı demleyin, Survivor varrrrrr… Hadi Türkiye ekran başına…
İçimdeki insanlığımı kusmak istiyorum artık…
“Bir sevgili gittiğinde,ona baktığınız gözlerinizi de alıp gitmiştir.
Bir sevgili gittiğinde,altında onunla dolaştığınız gökyüzünü de alıp gitmiştir.
Bir kuş,bir sevgili…
İnsan kaybettikleriyle insandır.”