AlegriA

Sabitlenmiş gönderi
Ordan oraya savrulan yaprak gibiyim. Düştüğüm ağacı arıyorum. Rüzgar savuruyor beni bilmediğim diyarlara. Yönümü kaybettim Bulamıyorum ait olduğum yeri Daha ne kadar savrulurum rüzgarda Bulur muyum evimi? Yoksa solup gider miyim yaban ellerde bilmiyorum Rüzgarın ait olduğum yere doğru esmesini diliyorum.
AlegriA
AlegriA
Reklam
Büyüyünce mutlu olmak isteyeceksin. Şu anda mutluluğu düşünmüyorsun ve tam da bu nedenle mutlusun. Düşününce, mutlu olmak isteyince, mutlu olamazsın. Sonsuza dek. Muhte­melen sonsuza dek... Duydun mu beni? Sonsuza dek. Mutlu olma arzun ne kadar güçlüyse, o denli mutsuz olacaksın. Mutluluk fethedilen bir şey değildir. Sana öyle olduğunu söyle­ yecekler. İnanma buna. Mutluluk vardır ya da yoktur.
Sayfa 90
Kimse unutmadan unutup unutmayacağını bilemez. Bunu önceden bilebilmek mümkün olsaydı, çözümü çok zor birçok şey kolaylaşırdı,
Sayfa 88

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnanışına göre, evlilik­lerdeki tüm anlaşmazlıkların nedeni öteki kadınlardı...
Sayfa 86
Vereceği zarar evin ekonomik durumunu da sarsacak olmasa kocasına tatsız bir şaka yapmaktan geri durmazdı, ama hayat küçük intikamların zevki uğruna daha beter edilmeyecek ka­dar zordu zaten.
Sayfa 86
Reklam
"neyi istedi­ğini ve neye sahip olduğunu bilmediğin zaman, sahip olduğu­nu kaybetme ve sahip olmak isteyebileceğini ıskalama riskiyle karşılaşabilirsin."
Sayfa 74
iyilik ve kötülük, iyi olan ve kötü olan her za­man bir arada bulunur. Bence hiçbir şey mutlak iyi ya da mut­lak kötü değildir,
Sayfa 74
Akış kopmuş, araya bulutlar gibi gölgeler girmişti. Bir an netlikle ortaya çıkan düşünceleri hemen ardından daha son­ra yeniden gözükmek için gizlendiler. Yaralı, sürünen, kanatla­rını çırpan, düşüp ölene kadar bir belirip bir kaybolan kuşlar gibiydiler.
Sayfa 65
… hiç karşı koymadan zamana teslim olmuştu.
Sayfa 65
Kadın ağlayarak oturdu. Gözyaşları içinde, "Ben çok talih­sizim," dedi. İkimiz de talihsiziz, herkes kendine göre, ama hiç kuşkun olmasın, iki talihsiz insanız.
Sayfa 57
Reklam
"İşsizlikten söz ediyorlar..." "Hep aynı hikaye. Bazılarına çok fazla, bazılarına az, bazıla­rına da hiç. Ne zaman yaşamak için ihtiyacımız olanı ödemeyi öğrenecekler?"
Sayfa 43
Kara ve derin bir uçuruma doğru sü­rüklendiğini hissediyor, düşmemek için çabalıyordu.
Sayfa 40
…yüreğinin kıpırtısızlığının yanı sıra, bedeninin de her zaman buz gibi, mermer kadar soğuk...
Sayfa 35
G Ü N A Y D I N
Sis kalkıyor ve ilkbaharın başlangıcını haber veren mavi gökyüzü görünmeye başlıyordu. Güneş çok uzaklardan geli­yordu, o kadar uzaklardan ki, hava hala serindi.
Sayfa 34
Maria Claudia gözlerini açtı. Mavi, ama çok uzakta oldukla­rı için bize sadece ışıkları ulaşan yıldızlar gibi soğuktular.
Sayfa 27
Sözcükler söylendikleri anda ağzının için­de doğarlardı sanki: Çıktıklarında çoktan anlam yüklü, duygu­ lu ve el değmemiş olurlardı. Bu nedenle de hükmederler, ikna ederlerdi.
Sayfa 22