Vaktiyle Mahmut Şevket Paşa öldürüldükten sonra bazı İttihatçılar, Talat'ın yeni hükümete Dahiliye Nazırı olarak girmesini istememişler. Cemal Paşa'nın nazırlığını tercih etmişler. Sonra Talat, Cemal Paşa ile yeni sadrazamın arasını açmış. Harbiye Nazırlığı'na onun getirilmesi için uğraşmış. Daha sonra Almanlarla yapılan ittifak, Cemal Paşa'dan saklanmış. Nihayet
Mısır fethi bahanesi ile Cemal Paşa İstanbul'dan uzaklaştırıl-mış. Bunlar hep Talat'ın oyunları imiş. Hatta Talat demiş ki:
" - Canım, Mısır fethi olmazsa bile Cemal Paşa ya şehit olur,
yahut ordusu berbat ve perişan olunca beynine bir tabanca sıkarak bizi kendinden kurtarır! ".
Bunlar o zamanki liderler arasındaki gizli husumetleri
göstermek bakımından ilgilendirici. Yalnız birinin hakikat olmasını isterdim: Keşke Enver yerine Cemal Harbiye Nazırı olsaydı! Birinci Dünya Harbi'ne girmezdik ve batmazdık.
Hele çöl bedevilerinin altın ve kıymetli taştan başka dinleri yoktu. Sınır boylarındaki şeyhlerin göğsünde İngiliz ve Alman nişanları yan yana idi. Şeyh size kim olduğunuzu sorar,
İngiliz misiniz?
- Yaşa İngiliz!
Türk müsünüz,
- Yaşa Türk!
Siz vereceğiniz nişan veya altını hesap ediniz.
Paranın ne büyük kuvvet olduğunu anlamak için ise, Filistin kıyılarını ve içlerini Yahudilerin ve büyük Arap sayısını çöle doğru süren Siyonist sömürgeciliğini görün. Yüzlerce
yıllık gözyaşı, bir külçe altına değmez.
Kudüs kelimesi Hıristiyanlığı hatıra getirir. Fakat ne Kudüs'te, ne de Filistin'de Hıristiyanlık diye bir mesele yoktur.
Kudüs'ün Hıristiyanlığı, Ortodoks Petersburg, Protestan Berlin, dinsiz Paris, Katolik Roma ve Anglikan Londra'nın politika meselesidir.
Kudüs 'ün yerli meselesi, Yahudi-Arap meselesi: Bir avuç
Yahudi, altı yüz bin Arap!
Yafa'dan Kudüs'e kadar Yahudi Filistin'i birkaç defa dolaştım. Filistin'in yeni kasabaları ve köyleri Yahudi eseridir.
Bu, yeni değil, yepyeni bir Filistin'dir. Köylerinde akşamları
simokin giyen İngiliz Yahudisi muhtarlık eder. Kırmızı yanaklı Alman Yahudi kızlan dilijanslar üstünde şarkı söyleyerek
bağdan köye döner. Müslüman Araplar ise, bu efendilerin hizmetindedirler: Üzümü Arap gündelikçi sıkar ve şarabını semiz Yahudi içer.
Eski Filistin'de Arap köyü bir toprak yığınıdır. Bahçeler
harap, insanlar çıplak, gözler hastalıklıdır.
Kudüs'te dilencinin çerçevesi ihtişamlıdır: Medi-
ne, dini mallaştırmış ve maddeleştirmiş bir Asya pazarı idi.
Kudüs dini oyunlaştırmış bir Garp tiyatrosudur. Kudüs 'te oteller yan kilisedir, uşakları yarı papazdırlar ve hizmetçiler yan
hemşiredirler. Hepsinin cübbesi, putu ve beyaz başlığı, simokinleri, askıları ve önlükleri ile aynı dolapta durur. Kamame papazlarını takma sakal sanırdım: Bunlar biraz eğildikleri zaman, cübbelerinin arkasında tabanca kabzalarının kabartısı görülür.
Kısa bir süreliğine gözlerimin ve beynimin perdeleri kapanmıştı. Şimdi o perdenin gittiğini ve daha çok açık olması gerektiğinin anladım. Her zaman insan prensiplerine sadık olmalı. Bir kere gitti mi arka arkaya gelir...
Eğer gitti mi bazen tükürdüğünü yalamak zorunda kaldığını düşünürler. Oysa ki insanlar tartışmaları yanlış algıladığı içindi. Tartışma benim için şu idi ; Duygularımı ve düşüncelerimi hissetmeleriydi...
Medine, Peygamber ölüsü ile tüccarlık eden bayağı ve ahlaksız simsar yuvalarından biridir. Her Medineli uzaklardan gelen saf saf halka, bu
harap ve pis çöl köyünün taşını, toprağını, kuyu suyunu kırk
defa öptüre öptüre satar.