Ayşe Sayım

Dün
Dün
’ ü okuyorum. Çocuk annesinin sevgilisinin sırtına bıçağı saplıyor. Dedim ki
Agota Kristof
Agota Kristof
okumak tam da böyle bir şey. Sırtına değil de göğsüne saplanan bir bıçak. Yine şaşırtmadın Kristof
Reklam
Kalemini çok sevdim Maksim Gorki’nin. Öyle güçlü cümlelerle tasvir ediyor ki durumları ağzım açık okuyorum
Ayşe Sayım

Ayşe Sayım

@Ascha
·
3g
Çocukluğumda bir kovan gibi görürdüm kendimi: basit, sıradan insanlar, hayat üzerine bilgilerinin, düşüncelerinin balını arilar gibi kovana taşır, sunabilecekleri ne varsa ruhumuz zenginleştirmek üzere getirip cömertçe sunardı. Bal her zaman temiz olmazdı, hatta çoğu kez acı olurdu. Ama her bilgi, yine de baldı.
Milano’da bir kitapçıda
Elena Ferrante
Elena Ferrante
‘nin kitaplarını sordum o kim ki tanımıyorum diyor. Tüüüü size İtalyan olacaksınız

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bugün Kafka’nın 100. Ölüm yıldönümüymüş. Her fırsatta kullandığım bir metafor vardır. Okuma eylemini duru bir su kenarında, tahta kare bir masanın başında yazarlarla sohbet etmeye benzetirim. Nietzsche ile saç baş birbirimize gireriz orda. Dostoyevski karşıma oturur ama yüzüme bile bakmaz, Tolstoy’un vaazını dinlerim, Irvin Yalom’un çocukluğunu. Virginia Wolf kendine ait odana sahip çıkıyor musun diye sorar, Annie Ernaux içimin en derin yanlarını açık seçik ortaya dökecek kadar cesur olup olmadığımı. Kafka o masaya hiç gelmemişti, taa ki Babaya Mektup’u okuyana kadar. O tahta kare masanın başında babasından korkan Kafka’ya karşı üstünlük elde etmenin sinsi gururunu yaşadıktan sonra bıraktım Kafka okumayı. Çünkü bir kez daha onunla göz göze gelsem, bir kez daha yenilirdim, yeniden kangrene dönerdi hikayemiz. Herkese her fırsatta Kafka ile nasıl anlaşamadığımızı anlatırım. Fakat bir gün fark ettim ki Kafka’dan tam 6 kitap okumuşum. Kişisel okurluk istatistiğime göre en çok okuduğum yazarlardan biri. Daha çok yazarın kalemini deneyimlemek adına ikiden fazla kitabını okumam bir yazarın. Kafka ile anlaşamadığımıza gerçekten ikna olmak adına tam 6 kitabını okumuşum, sonra oturup hikayemizi yazmışım, ve belki de en çok Kafka’dan konuşmuşum bunca zaman. Anlaşabilseydik eğer, birbirimizin yanından öylece gelip geçermişiz, ama Kafka ile meğer bizim birbirimize hiç benzememekten beslenen bir hikayemiz olmuş. Bu da Kafka sevmenin başka bir rengi olsun
Bu güzel öykü kitabının etkisinden çıkamadım hala. İnsan sevdiğine iltifat ederken “18. Yüzyıl öyküleri gibi güzelsin” demeli bence
Ayşe Sayım

Ayşe Sayım

@Ascha
·
1ay
Bu kitabı okurken Schiller’in geçen yaz ziyaret ettiğim Weimar’daki evinde hayal ettim kendimi. Çalışma masasının önünde dakikalarca dikilip parmak ucumla masaya dokunup gözlerimi kapayıp Schiller’in o masada oturup yazı yazdığını düşlemiştim. Ah! Dedim sonra içimden, bu tahta masa kim bilir hangi duyguların tanığı? Bu kitabı okurken yine
Reklam
Reklam
233 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.