Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.26
Mirela
Mirela
@Atescicegi
I will be the reason of your fire and we will burn together…
Analist
Yüksek Lisans
26 reader point
Joined on September 2023
Okuma Hedefleri
Keyif alarak okuduğum ancak sadece okuması bana keyif veren bir kitaptı. Konusunu, kurgusunu biraz sığ buldum. Çok daha akıllıca ve karmaşık, etkileyici bir kurguya sahip olabilirmiş. Karakterlere o kadar da bağlandığımı söyleyemeyeceğim. Kızımız Rowan’ın iç sesi ile yaptığı cesurca hamleler hiç içime sinmeyen kısımlar oldu. Her şeye tamam onu da yaparım; buna da tamamım şeklinde davranışları çok hoşuma gitmedi. Mortana gibi olmadığını, farklı hissettiğini söylemesine rağmen tıpatıp onun gibi davranıp “bu kadın harika, bu kadını hissediyorum” hisleri hoşuma gitmedi. Olaylarda acaba sonra ne olacak diye beni heyecanlandıran kısımlar yoktu. Sonunu merak edip elimden bırakamadım tarzı bir kitap olmadı benim için. Çerez gibi okuduğum için keyif aldım ve seriye devam edeceğim. Ancak devamının da beni etkileyebileceğimi sanmıyorum.
Stephen King ne yazsa zaten okurum ama bu kitabı çok seviyorum. Daha ilk başta öyle içine çekiyor ve kopamıyorsunuz ki tarif edemem. Olay örgüsü, karakterler, anlatım şahane. Elinizden bırakmadan merak içinde bir sonraki sayfayı çevirirken buluyorsunuz kendinizi. Kapak tasarımını da ayrı sevdiğimi belirtmek isterim. Stephen King sevenler mutlaka okumalı; pişman olmazsınız.
Karakterler ne ara birbirinden etkilendi? Ne ara aşık oldular? Ne ara bağlandılar? Bu sorular birkaç sayfa sonra kafamda dönmeye başladı açıkçası. Her şey çok çabuk gelişti. Yazarın karakter arasındaki bu çekime biraz zaman vermesini isterdim. Birlikteyken her şey güzeldi de sonrasında birbirlerinden şüphelenmeye başlamaları o yüzden gerçekçi gelemedi. Olay örgüsü ve anlatım çok güzeldi. Merak uyandırıcı ve ilgi çekiciydi. İkinci kitabı karakterlere rağmen okuyacağım.
Reader Follow Recommendations
Kendi görüşüm olarak öyle aman aman elimden düşüremediğim, karakterlere ölüp bitemediğim bir kitap oldu. Erkek karakterimiz Alex’in o soğukluğu gerçekten soğuktu ve beni hiç kendine hayran bırakamadı. Ava deseniz fazla iyimser fazla gün ışığı cidden. Beni daha içine çekin karakterlere aşık edecek, sürükleyici bir kitap olmasını ummuştum ancak pek istediğimi veremedi. Seveni çok olsa da favorim diyemeceğim :(
Kendi adıma sonunu ne yazık ki daha birkaç sayfada tahmin ettiğim bir kitap oldu. Dolayısıyla beni şaşırtamadı. Ama anlatımı ve olayları güzel olduğu için okumak kolaydı. Tahmin dahi etsem işkenceye dönmedi. Konuyu uzatmamasını ama aynı zamanda tahmin edemediğinizi düşünürsek merak uyandırmasını sevebilirsiniz. Tavsiye ederim.
Bu kitap beni inanılmaz yordu. Yanlış anlamayın kitap çok güzel ancak daha ilk başta o kadar fazla olay ile başladı ki ilk sayfadaki aksiyon bitince sesli bir nefes verdim. Baş karakterimize çok ısınabildiğimi söyleyemeyeceğim. Kızımız ile oğlumuz arasında bir tık daha fazla romantizm isterdim. Olay örgüsünü de beğendim ancak biraz aksiyon oranını düşük olup nefes alabildiğim aralar olması hoşuma giderdi diyebilirim. Yine de çok hoş bir kitaptı. Seriye kesinlikle devam edeceğim ancak o aksiyon devam edecek mi sorusu ile kendimi hazırlamadan olmayacak gibi :)
En sevdiğim Stephen King kitabı olabilir. Anlatımı, dozu düşmeyen temposu, olay örgüsü muhteşem ötesi. Korku türü sevenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap. Uzunluğu sizi yıldırmasın çünkü o kadar güzel ki neden bitiyor; bitmesin diye ağladığımı bilirim :)
Kız kardeşler Scarlett ve Donatella annelerinin onları terk etmesi sonrası zalim babaları ile yaşamaktadır. Ancak babaları yaptıkları en ufak hatada kız kardeşleri kötü şekillerde cezalandırmaktadır. Caraval her sene sihirli oyunlar ve gösteriler sunulan ve kazanan için sonunda ödül barındıran bu gösteri/oyundur. Kız kardeşler bu oyunları büyük
Kargaları özgür bırak Fallon, onlar seni kraliçe yapacak.
Fallon Rossi bir yarımlık. Yani yarı Fae-yarı insan. Dolayısıyla yuvarlak kulaklara sahip ve bir meyhanede çalışarak geçimini sağlıyor. Ülkenin prensi olan Dante'ye aşık ve sürekli prensi ile ilgili hayaller kuruyor. Derken birgün Bronwen isimli bir kahin karşısına çıkıyor ve eğer beş demir kargayı özgür bırakırsa kraliçe olacağını söylüyor. Dante için atan kalbi birgün onun kraliçesi olmak için yanıp tutuyor ve kargaları toplamak için yola çıkıyor. İlk kargayı bulduğu an sevimli kargamız canlanıyor ve konuşamasa da öyle tatlı buluyorsunuz ki sevmemeniz imkansız hale geliyor. Demir kargaları topladıkça kargamız da gelişiyor ve konuşmaya başladığında ise Fallon ile Morrgot (kargamızın adı kitapta sonlara kadar bu şekilde geçiyor) arasındaki diyaloglar çok sevimli ve bazen de çekici. Zengin bir şekilde hayal edilmiş bir dünya, karanlık ve tatlı bir hikaye ve zekice yapılmış karakterlerle
Muhteşem inşa edilmiş bir dünya, zekice yaratılmış karakterler, zengin, karanlık, cesur ve tatlı bir hikaye ile harmanlanmış ve ortaya muhteşem bir kitap çıkmış. Daha ilk sayfada sizleri öyle bir içine çekiyor ki kafanızı kaldırmak istemiyorsunuz. Her bir sayfasında bir gizem ve cevapları bulunması gereken sorular varken tempo hiç düşmüyor. Ama tüm bunları da sizi ve hayal gücünüzü yormadan; kitaba ara vermenize olanak sağlamadan yapıyor. Yazarın anlatım diline bayıldım. Akıcı, zorlamadan, zekice yazılmış olduğundan su gibi akıp gidiyor. Acilen serinin ikinci kitabına ihtiyacım var çünkü Fallon ve Morrgot'umu şimdiden çok özledim :)
Öyle aman aman bir hikaye olmamakla birlikte keyifli vakit geçirmek için çıtır çerez, hemen bitsin beni konusu ile hiç yormasın kitabı diyebilirim. Kitabın kısa olmasını da sevdim mi sevmedim mi karar veremedim açıkçası. Çünkü kendimi olayların bu kadar sığ işlenmediği, biraz daha detay anlatan bir hikaye isterken buldum. Ancak bir yandan da zaten detay verse dönüp geleceği nokta buydu uzatmadan bitirdi derken de buldum. Bu sebeple arada kaldım.
Karakterleri ele alış biçmini beğendim. Nina’nın bu kadar aşık olması ve kendini kaptırmasını istemezdim ancak yine de Roman’ı sadece dış görünüşü dışında da seviyor olması bu açığı kapattı. Nina bana Roman’ı her yönden sevdiğini hissettirebildi. Roman’ın ise Nina için sert karakterinden vazgeçmeyip çiçekler böcekler adamına dönüşmemesini sevdim. Aşırı güçlü bir mafya imajı bende çizemese de karakter kendini sevdiriyor. Daha mafyavari olaylar okumak ve karanlık dünyasını deşmek isterdim ancak yazar bunu sadece aşk kitabı olarak tutmuş, kabul.
Kısacası, okuduktan sonra çok akılda kalıcı olmayan ve sizi yormayan, pıt diye bitecek bir kitap arıyorsanız Tuvaledeki Yararlar size göre.
Bir tanrıça olan baş karakterimiz Persephone, hayat veren Hasat Tanrıçası olan annesinin aksine çiçekleri solduran bir güce sahip. Uzunca bir süre annesi tarafından her şeyden uzak tutulmuş, adeta hapsedilmiş olan Persephone ölümlü yaşamasına ilgili duyuyor. Nitekim bu dünyada üniversitede okurken bir yandan da bir gazetede staj yapıyor. Bir gece arkadaşının ayarlaması ile Yeraltı Dünyası'nın efendisi Hades tarafından yönetilen Nevernight'a gidiyor ve burada yanlışlıkla Hades ile bir anlaşma yapıyor. Hades Persephone'dan Yeraltı Dünyası'nda bir hayat yaratmasını istiyor lakin sevgili kızmızın böyle bir gücü yok. Hem annesinin gazabından kaçmaya çalışan hem de bu anlaşmadan deli gibi kurtulmaya çalışan kızımızın Hades hakkında yazdığı yazı gün yüzüne çıkınca işler daha da sarpa sarıyor.
Mitoloji içeren bir konusu olduğu için çok ilgimi çekmişti. Ancak kitap ne yazık ki bana istediklerimi veremedi. En beğendiğim karakter Hades'ti ki karanlık görünüşünün altındaki aşık adamı tanımak gerçekten güzeldi. Gelgelelim Persephone benim için çok yavan bir tanrıçaydı. Evet uzunca bir süre gözlerden uzak tutulmuş biri olsa da aptal olma lütfen sen bir tanrıçasın! Güçlü bir tanrıça figürü okumayı beklerken daha ne istediğini bilmeyen, yavan düşünceleri bulunan, arada cesur görünmeye çabalayan bir tanrıça okumak çok içime sinmedi. Tabii tüm bunlar ikinci kitabı okumama engel olmadığı gibi en büyük dileğimin daha güçlü, kendinden emin bir tanrıça olmak olduğunu da belirtmek isterim.
BİLGİ KATLİAMDIR.
Bu kitap hakkında söylenecek çok şey var ancak en başta söylenmesi gereken sanırım herkesin çok sevemeyeceği. Çünkü içerisinde sadece büyü değil; fizik kuramları, enerji, uzay, zamanda yolculuk, solucan delikleri, ahlaki değerler-doğrular vs vs bir sürü bilimsel konuyu barındırıyor. Fantastik ve bilimin bir araya getirilmesini seven biriyseniz eğer bu kitap sizin için kesinlikle çok lezzetli ve büyük bir zenginlik olabilir.
Kitabın adından da anlaşılabileceği gibi konunun işleyişini altı karakterin gözünden ve düşüncelerinden okuyoruz. Altı seçilmiş adaydan birinin elenmesi gerekiyor ve kalan beş kişi de İskenderiye Cemiyet'ine üye olacaklar. Ancak cemiyette kaldıkları 1 yıl içerisinde çokça sır, entrika ve strateji içeren bir süreçleri okuyoruz.
Karakterler arasında öyle bir savruldum ki kimi sevdiğimi, kimin favorim olduğuna, kimin kötü karakter, kimin iyi karakter olduğuna asla karar veremedim. Çünkü tam sinir olduğunuz bir karakterin bakış açısını okuduğunuzda ona da hak verirken; öncesinde haklı bulduğunuz karakterin de yanlış bakış açıları olduğunu fark ediyorsunuz. Kitapta adı geçen her bir karakterin bir şekilde konuya bağlı olduğunu düşünmüştüm ancak son kısımda yazar her şeyi öyle bir güzel topladı ki krema üzerindeki o şekerli kirazı tam simetrik yerine oturttu diyebilirim.
Yazarın kalemini çok ilgi çekici ve akıcı buldum. Sadece tüm bilimsel olayları net olarak kavrayabilmek adına yavaş okudum. Devamını kesinlikle dört gözle bekliyorum.
Eğer bu tür bilim içine yedirilmiş fantastik kitaplar size ağır gelmiyorsa, Atlas Altılısı'na bir şans vermelisiniz.
Rowan ve Zahra’yı çok sevmeme rağmen Declan ve Iris ikili (çok üzgünüm ama) daha bir favorim oldu. Kitap o kadar akıcı, komik ve içine çekici ki olaylar ile birlikte akıp gidiyorsunuz. Güçlü olan bu karakterlerin her ne kadar kusursuz görünseler de kusurları olduğu ve bunlarla birlikte birbirlerini kabullenmelerini okumak çok keyif vericiydi. Bu türü seviyorsanız siz de seveceksiniz, mutlaka bir şans verin derim.
Uzun zaman sonra okuduğum beni başından sonuna kadar merak ettiren, çok akıcı bir kitaptı. Her şeyiyle çok sevdim. Hem olayları farklı açılardan ele alıyor hem de günümüz koşullarında sosyal medyada insanların yorumlarını da harmanlayarak çok okunası bir gidişata sahip. Sonu biraz olsun benim için tahmin edilebilirdi ama tam olarak ne olduğunu çözemediğim için de tatmin edici oldu diyebilirim. Bu türü sevenler için kesinlikle okunması gereken bir kitap.
Öncelikle kitabın dili şimdiki-geniş zamanla yazılmış. İlk okumaya başladığımda beni o kadar zorladı ki defalarca vazgeçmeyi, bırakmayı düşündüm. Direndim ve sonra yavaş yavaş diline alışmaya ve konuya odaklanmaya başladım. Evrende bir dünya mantık hataları olduğunu kabul ediyorum (Periler her ne kadar insanları efsunlayabilse de tılsımlar yoluyla bundan kaçınabilmek gibi). Ayrıca evren ne yazık ki tanıtılmadığı için bu alanın boş kaldığını düşünüyorum. Genel olarak “periler kötüdür” düşüncesini edindim. Cardan karakterini sevdim ama bayıldığımı söyleyemeyeceğim. Kitapta beni tatmin edecek kadar yer almadığı ve yer aldığı bölümlerde de güçlü kişilikli bir karakter çizemediği için olabilir. Jude’a gelirsek onun da iyi bir karakter olduğunu söyleyemeceğim, daha çok kurnaz diyebiliriz. Kitabın sonu merak uyandırıcıydı. Bu sebeple ikinci kitaba kesinlikle devam edeceğim. İkinci kitapta Jude-Cardan ilişkisine daha çok odaklanılacağını umuyorum.
Kesinlikle herkese uygun olmayan, bazıları için sert ve sapkın bulunabilecek bir kitaptı. +18 birçok bölüm bulunduğunu da net bir şekilde belirtmek gerekir. Olayların gidişatı ve neler olmuş olabileceğine dair meraklandırması kitabı bitirmeye itiyor. Kitabı okurken genel olarak sinirlenme duygusuna hakim oluyorsunuz. Verilen kararlar ve hal-hareketler “gerçekten mi ya?” dedirtmiyor değil. Dili çok akıcıydı. Elinize aldığınızda hem merak hem de anlatımın kolaylığından şıp diye ilerliyorsunuz. Benim için 7 küsür bandında olabilecek bir kitaptı ama meraklandırmasını göz önüne alarak bonkör davranıp 8 verdim. Tekrarlamak isterim; herkes için kesinlikle uygun olmayacak bir kitap. Eğer smut kitaplara yeni başladıysanız ya da dark konu sevmiyorsanız size ağır gelebilir ve hoşlanmayabilirsiniz.
Çıktığı andan itibaren tüm sosyal medya platformlarında fırtınalar koparan Gothikana'ya çok tereddüt ederek başlamıştım. Merak uyandırıcı olduğu kesin; ancak olayların arkasında kim olduğunu karakterleri tanımaya başladığım anda tahmin edebilmem sebebiyle benim için çok şaşırtıcı bir sonu olmadı.
Olayları karakterlerin gözünden okumayı, duygularını onların hislerinden hissetmeyi sevmeme rağmen karakter dışı anlatım konusunda başarılı buldum. Kitap akıcı bir dile sahip.
Corvina'yı ve Vad'ı sevdim. İkisinin ilişkisi zaten şehvet üzerine kurulu olduğundan her bir araya geldiklerinde de bunun üzerine bir tutku sunulması beni rahatsız etmedi. Her ikisinin de sorunlu geçmişleri, sahip oldukları kusurları kabullenmeleri ve oldukları gibi birbirlerini kabul etmeleri güzeldi.
Kısacası bu tür konuları sevenler için zevkle okuyacakları bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Zorlu ancak merak uyandırıcı
Kitap kesinlikle çiçekler ve böceklerden oluşmayan Ronan’ın yaptıklarıyla çarpıldığınız bir kitap. Ama olayların işleyişi ve gidişatı güzel yazılmıştı. Serinin diğer kitaplarına göre mafyatik yanı biraz daha fazlaydı. Açıkçası Ronan’ın bakış açısından olayları daha fazla okumak isterdim. Karakterlerde pat diye meydana gelen değişiklikler olmaması kesinlikle gerçekçilik katmış. (Ronan bir anda Mila’yı mumlar ve çiçeklere boğsa muhtemelen sonunu bilmek bile istemezdim.) Herkese hitap etmeyecek, zaman zaman çok sinirlenip soluklanmak isteyeceğiniz ama devamını da merak ettiğiniz, bu türü sevenler için güzel diyebileceğim bir kitaptı.
Kan ve Külden
Bu kitap beni yerden yere vurdu. Sonuna kadar soluksuz okuduğum her seferinde nefes almayı unuttuğum bir ilk kitap. Yazarın şu ana kadar okuduğum tüm kitaplarına aşık olmamdan dolayı konusu ile bile ilgilenmeden direkt olarak satın aldığım bir kitaptı ve güzelliği konusunda beni asla yanılmadı.
Kadın karakterin güçlü bir figür olmasına bayılırım ve Poppy de tam olarak böyle bir karakter. Poppy yüzü peçeli bir bakire. Gerçeklerin asla farkında olmayan yalanlar dünyasında zorluklar içinde yaşayan karakterimizin yolu hiç görmediği, tadamadılar hayatı tatmak için kılık değiştirip şehre indiğinde mükemmel Hawke ile tanıştığında değişiyor. Hawke öyle çekici bir karakter ki sırf Poppy değil siz de büyüsüne kapılıyorsunuz. Poppy yükseliş gününü beklerken kendini bakire ve saf tutmak zorunda ancak Hawke tüm bu kuralların tam karşısında işlemek için yanıp tutuştuğu bir günah. İkisinin arasındaki o cinsel gerilim ile aşk paha biçilemez. Ah tabii +18 sahneler mevcut.
Her iki karakter de aşık olunası doğrusu. Yazarın kalemine asla diyecek bir şey yok çünkü her zamanki gibi akışkan çikolata kıvamında :) olaylar çok dozunda; ne çok aksiyona boğup bunaltıyor ne de sıkıcı hale gelebilecek bir duruma sokuyor.
Fantastik bir seri arıyorsanız ve sevdiğiniz bir türse asla ama asla kaçırmayın hemen başlayın derim :)
Sevgiler.
