Gece kuşu

Gece kuşu
@AudreyRosee
"Sadece anlık görünce üzüldüm,annemle aram kötü zaten biliyorsun. Kadın ölsem mutlu olacaktı, neye üzüleceğim? Bu yolda kaybettim ben merhametimi." Kaşlarımı çattım ardından başımı omzuma doğru yatırdım. "Krallık bize ulaştı mı çocuklar için? Başkan'ın kardeşini nereye götürdün ? Umarım iyi bir kozdur. Bence bir plan yapmalıyız, insanlar sessizliğimden yakınıyor, kendilerini yalnız kalmış hissediyorlar. Yani bir şeyler düşünmemiz gerekiyor ve..." Eliyle ağzımı kapattığında hiç beklemediğim anda "Ne olursun, canımın içi," dedi en içten gelen sesle "Benim karşımda güçlü durmaya çalışma, yapma bunu bana. Görüyorum, görürüm biliyorsun." "Ama şu an örgütün..." "Dünya umramda değil." dedi net bir sesle. "Ne istiyorsun, onu söyle."
Reklam
"Duvarlara orkide çizmeye başlamışlar, ülkenin her tarafında duvarlarda çiçekler var." Başını omzuna doğru yatırdı, bu hareketi karnımın içine sıcak bir ateşin düşmesine neden oldu "Gördün mü?" diye sordu birkez daha. "Aşkın iyileştirici gücüne inanıyorlarmış. Gördün mü? Birisi çiçekler alamadı diye duvarlara hiç ölmeyecek çiçekler ekmiş, canlı olursa kırgınlıkla bile olsun solup seni üzmesinler diye. Çünkü biliyormuş bunu yaptıran kişi, sen çiçeklerin ölmesine çok üzülürmüşsün."
"Benim dünyamda senin senin eksenin dışındaki her yer kurak, Eftelya, bir tek senin ekseninde çiçekler var."

Reader Follow Recommendations

See All
Gece kuşu tekrar paylaştı.
Bir şeyi kaybettiğinizde “Elimden gitti” demeyin. “Ben onu sahibine iade ettim” deyin. Çünkü o size ait olsaydı var olduğunuz andan itibaren ona sahip olurdunuz.
Sayfa 47 - ZenonKitabı okuyor
"Seni hayatıma almanın bir saatli bombayı da hayatıma dahil etmek olacağını çok önceden biliyordum ama sen sevgili avukat," sevgili avukat, dedi, dizlerimin üstüne çöküp ağlayabilirdim. "O saatli bombayı kalbimin ortasına yerleştirdiğinde bu tamamen planlarımın dışındaydı."
Reklam
Kalbine karlar yağdı Kraliçe'nin, adı Kar Kraliçesi; Söneceğini bildiği halde karları eritti Kral, adı Ateş Kralı. Birisi erimeye, birisi sönmeye razı geldi; dünyaları için ölümcüldü ama imkansızlıkları ne olursa olsun imkan dahilindeydi.
Gözlerimi kapattım, geri açtığımda çenemi havaya kaldırdım. " Özgürlüğünü diledim, sağ bir şekilde çünkü sen ölürsen ben de ölürüm artık. Unutma mahkûmiyet hiç bir zaman tek taraflı olmaz."
Güzellik takıntım yoktu, kusursuzluk da öyle ama insanlar bazen öyle çok konuşuyordu ki, bıraktıkları izlerin farkında bile olmazlardı.
Başını omzuma doğru yatırdı, gözlerini kıstı. "Benimlesin," dedi net bir sesle. "Solumdasın, yanımdasın ama bu kadarla sınırlı değil artık bu savaşta sen bensin. Ben BL. Örgüt lideri Tugay Demir Çeviker'im doğru ama sende tam söylediğin gibi onun avukatısın." Tek kaşımı kaldırdım. "Örgütümün başına geç," dedi kısık bir sesle yüzüme yaklaşarak. "Ben hapisanedeyken her anlamda yanımda ol, beraber yönetelim her şeyi."
"Ben bir örgüt lideriyim, farkındasın değil mi avukat ?" "Ve ben de Eftelya Atalar'ım, o örgüt liderinin avukatıyım," dedim çenemi kaldırarak. " Başkaları senin emirlerine, sen benim emirlerime itaat ediceksin. O kadar."
Reklam
Tugay, gözümden akan yaşa bakarken elini kelepçeden çekiştirdi ama başaramadığında ağzının içinden bir küfür yuvarlandı ardından dik duruşa geçmeye çalıştı ama bu konuda da başarısız oldu. "Ağlama," dedi bir kez daha protez elini çekiştirerek. "Ağlama, ellerim kelepçeli, ağlama, gözyaşlarını silemiyorum." Omzumla yanağımı sildim ama yine yaşlar aktı. "Avukat," dedi dişlerini sıkarak ve sertçe bir kez daha kelepçeyi çekiştirdi. " Açamıyorum bu kez, yapamıyorum, çok çaresiz bir durum bu. Ağlama"
"Senden istediğim, bana güneşi göstermenin de bir yolunu bulman ve imkansızlıkları daha imkanlı hale getirmen çünkü bütün imkansızlıkların ve mahkumiyetin ortasında bana gülümsüyorsun, bu güneşi görmenin o kadar da imkansız olmadığını haykırıyor. Tıpkı çiçekli elbiseler gibi."
"Seninle az önce geçirdiğim beş dakika ve ikiyüz kırk adım," dedi içten bir tebessümle. Gülünce öyle güzel bir adama dönüşüyordu ki, aksini iddia edenle savaş bile verebilirdim. "Son nefesimi verirken bile aklımda olacak. Çünkü yaşadığımı hissettirdi."
"Arkadaş olunması zor bir adam olduğumu söylersen anlarım, ısrar etmem ama bütün bunların dışında sebeplerin varsa umrumda bile değil çünkü sen beni içsel yalnızlıktan kurtardın az önce. O parlayan güneş buna şahitti. Sen uzun süre sonra bana tuhaf bakmayan tek kişisin." Yutkunduğumda "Arkadaş olunması zor bir adam değilsin," diyerek karşı çıktım, elini çenemden hâlâ çekmiyordu ve kalbim atıyor, atıyor atıyordu... "Sadece..." Sustum. "Sadece ben mahkûmum diye mi?" diye sordu. "Tugay sen bir katilsin," diye mırıldandım. "E sen de katilsin," dediğinde yine fena patlamıştım. "Sen gerçek bir katilsin," dediğimde kaşlarımı kaldırdım. "Sen yapay bir katil misin?"
"Tugay,"dedim sert bir sesle kolumu ondan kurtararak. "O hücrede sana yemek veriyorlar mı?" "Hayır." "Su?" "Sınırlı ölçüde." "Gece gökyüzü izni?" "Asla." Dişlerimi sıktım. "Yapayalnızsın," dedim kısık sesle. "Orda insan delirir." "Delirmem," diyerek başını iki yana salladı. Kağıtlarım var senin verdiğin."
264 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.