Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Avam ahlakı

Avam ahlakı
@Avamahlaki
11 okur puanı
Şubat 2023 tarihinde katıldı
Reklam
En genel anlamdaki yeterli neden ilkesinin (nedensellik il­kesi, onun özel bir uygulamasıdır) hem ideal varlık, hem de real varlıkla bağlantısı vardır; var olan her şeyde, bir varlık temelinin bulunması gerekir. Var olan her şeyde birbirinden- çıkma ve birbirini-içerme niteliği vardır. Şeyler, birbirinden koparılmış, kendi başına ve bağımsız değildirler; şeyler, birbi­rini “etkiler” ve yönetir. Çoğu kez bir şey başka bir şeyin zo­runlu sonucu olur. Örneğin, bir üçgenin kenarlarıyla açılan arasında ya da (real varlık alanında) nesnelerin birbirini karşı­lıklı çekmesinde böyle bir ilişki vardır. Bu temel-olay, ontolojik ifade edildi ve kendisine “koherens ilkesi” (Akos von Pauler) ya da “bağlantı ilkesi” adı verildi. Bu ilke, şunu gösterir: Her var olan şey, diğer bütün var olan şeylerle bağlantılıdır. Bu bağlan­tının neden-etki arasındaki ya da bir bütünün parçaları ara­sındaki ilişkide olduğu gibi, daima olumlu bir bağlılık ilişkisi ol­ması gerekmez. Tersine, benzerlik ve eşitlik, hattâ başkalık ve karşıtlık (yani, bir şeyi başka bir şeyden ayıran her şey) bu il­keye dahildir; çünkü başka şeylere karşı tümden ilgisiz olmak demek olan soyutlanmaya karşılık, bir şeyi başka bir şeyden ayırmak, birbiriyle ilişkide bulunanları saptamanın bir türüdür.
Sayfa 106 - DOĞUBATIKitabı okudu
Zamanımızın felsefesi süjenin, bilincin formlarıyla işlevlerinin çözümlenmesinden, yeniden şeylerin, doğanın ve tarihin ve böylece de genellikle varlığın ele alınmasına geçti. Bu yöneliş, özellikle Almanya’nın günümüz felsefesi için geçerlidir. Daha önce Nicolai Hartmann’ın on­tolojiyle ilgili olan yapıtlarını, Martin Heidegger’in ontoloji
Sayfa 105 - DOĞUBATIKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Burada çok kolay olarak apaçıkmış gibi kabul edilebilen dikkate değer bir nokta meydana çıkıyor: İdeal kuruluşlar, sa­dece kendi kendileri için geçerliliği olan ve bizim için sadece araştırma konusu olabilen şeyler değildirler; onlar bizim algıla­dığımız dünyanın real kuruluşlarını ve real olaylarını yönetir vedüzenlerler. Fakat, onların hepsi
Sayfa 104 - DOĞUBATIKitabı okudu
İdeal Bilimler ve Realite Bilgisi
İdeal bilimlerin bu “kuruluşlarında”, bu objelerinde, bizim ruh­sal eylemimizin ya da düşünmemizin ürünü olan şeylerin değil, bir tür varlığın söz konusu olduğunu başka bir olgu daha gös­terecektir. Bu olgunun da ayrıca büyük önemi vardır. Bu tür varlığın bir esas örneği olarak ele aldığımız matematik kuru­luşlar ve yasalar, kendi kendine var olan, kendi özel alanında kapalı kalan, başkaca hiçbir anlam taşımayan şeyler değildirler. Matematik kuruluşlar ve yasalar, insan aklının onlara karşı bir ilgi gösterdiği zaman kendileriyle uğraşabileceği fakat bu ilgi alanının dışında hiçbir anlamı olmayan objeler değildirler ki, onlarla uğraşmak yararsız ve boş bir iş olsun. Tersine, bu ku­ruluşlar ve yasalar, bir yandan gerçek olayları ve kuruluşları yönetirler, tayin ederler, öte yandan bize real olarak verilen şeylere, deneyim dünyasına, araştırmalarımızın işleyip girmesi­ne yardım ederler. Böylece real bilimler, özellikle doğa bilim­leri, real dünyanın yasalarını bulurlar, bu yasalarda da ideal ku­ruluşlar gerçekleşirler. Galilei, kurduğu “yeni bilimin” (mekaniğin) prog­ramını şu ünlü cümlesiyle dile getirdi: “Doğanın kitabı mate­matik harflerle yazılmıştır”. Tanrı’nın bilgeliğini, bu kitap da kutsal kitaplar kadar açıklar. Biz doğanın bu kitabında yazılı olan matematik harfleri okumaya çalışmalıyız.
Sayfa 101 - DOĞUBATIKitabı okudu
Reklam
Bilimlerin Gruplara Ayrılması
Felsefe tari­hinde “değişmez” teriminin anlamlarından biri diğeriyle birleş­tirildi: Zamanla ilgisi olmayan şeyler, bağlılıklar ve bunlardan söz eden bütün ilkeler zamandışı varolan, zaman-üstü olan tan­rısal ölümsüz varlıkla bir tutuldu. Fakat asıl sorun şudur: Aca­ba bu iki ayrı şeyi birleştirmek, bir saymak doğru mudur? Bu­nu yapmaya hakkımız
Sayfa 98 - DOĞUBATIKitabı okudu
A priori Bilginin Obje Alanları
ahlâk ilkeleriyle değer ilkelerini, ahlâk bilinci ve ahlâk duygusunu, vicdanıniçinde bulunduğu hayat ilişkilerinden, genel inançlar örgüsün­den ve yargılama alışkanlıklarından çözerek ortaya çıkarmak kolay değildir. Bununla birlikte a priori bilinmesi mümkün olanbu gibi temel ideler ve ilkeler kuşkusuz her şeyden önce gelme­lidirler. Bu bilgiler de, deneyimin yardımıyla meydana çıkarlar. Burada da Kant’ın, daha önce anlatılan şu düşüncesi geçerlidir: Bütün bilgi deneyim ile “başlar”. Ahlâk bilgisi, insanın, kendi eğilimleri, istekleri ve çevresiyle hesaplaşırken gelişir. İnsan ge­çerliliğini gördüğü şeye erişmek için, başka insanlar ve inançlar hakkında deneyim sahibi olmalıdır. Nasıl ki cisimlerin şekil­leriyle sayılabilen şeyler hakkında bir deneyim varsa, ahlâk ala­nında da bir deneyim vardır. Fakat ne sayılarla şekillerin genelve zorunlu bağlılıkları hakkmdaki bilgi, ne de değerlerle, değer­sizlik, olması gerekenle, yadsınması gereken şeyler için gerçek bir ölçü olan ve değişmeyen bağlılıklar hakkmdaki bilgi, dene­yimden doğar. Biz birçok şeyi, hayat deneyimimiz boyunca ya­vaş yavaş kavramaya başlıyoruz; ve bundan kalkarak insanları ve durumları değerlendiriyoruz. Fakat bu “kavramaya başlama­nın” kendisi, artık tek tek olguların (vérités de fait’nin) algılan­ması değildir, tersine zorunlu ve değişmez olanın kavranma­sıdır, “aklın” bilisidir (bili: farkındalık durumu).
Sayfa 84 - DOĞUBATIKitabı okudu
221 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.