En genel anlamdaki yeterli neden ilkesinin (nedensellik ilkesi, onun özel bir uygulamasıdır) hem ideal varlık, hem de real varlıkla bağlantısı vardır; var olan her şeyde, bir varlık temelinin bulunması gerekir. Var olan her şeyde birbirinden- çıkma ve birbirini-içerme niteliği vardır. Şeyler, birbirinden koparılmış, kendi başına ve bağımsız değildirler; şeyler, birbirini “etkiler” ve yönetir. Çoğu kez bir şey başka bir şeyin zorunlu sonucu olur. Örneğin, bir üçgenin kenarlarıyla açılan arasında ya da (real varlık alanında) nesnelerin birbirini karşılıklı çekmesinde böyle bir ilişki vardır. Bu temel-olay, ontolojik ifade edildi ve kendisine “koherens ilkesi” (Akos von Pauler) ya da “bağlantı ilkesi” adı verildi. Bu ilke, şunu gösterir: Her var olan şey, diğer bütün var olan şeylerle bağlantılıdır. Bu bağlantının neden-etki arasındaki ya da bir bütünün parçaları arasındaki ilişkide olduğu gibi, daima olumlu bir bağlılık ilişkisi olması gerekmez. Tersine, benzerlik ve eşitlik, hattâ başkalık ve karşıtlık (yani, bir şeyi başka bir şeyden ayıran her şey) bu ilkeye dahildir; çünkü başka şeylere karşı tümden ilgisiz olmak demek olan soyutlanmaya karşılık, bir şeyi başka bir şeyden ayırmak, birbiriyle ilişkide bulunanları saptamanın bir türüdür.