Fakat bütün günlerinin arkadaşı olan bu şehir, Seine nehrinin bir sel halinde sürükler gibi göründüğü kahkahaların ve gözyaşlarının bu şahidi, dev çehresindeki sükunu istifini hiç bozmaksızın muhafaza ediyordu
O zaman, kendisinden geçerek boğuk boğuk bir feryat kopardı: "Anne! Anne!" Annesini imdada mı çağırdığı, yoksa onu öldüren bu illeti kendisine vermekle mi suçladığı belli değildi
Jeanne, en çok, köprüye yakın bir oyuncakçı kadının tentesi altında ayakta durduklarını gördüğü çok iyi giyinmiş bir hanımla bir küçük kıza dikkat ediyordu. Herhalde yağmur bastırınca oraya sığınmış olacaklardı. Küçük kız dükkanı yağma ediyor, bir çember alsın diye kadını sıkıştırıp duruyordu; şimdi ikisi de yola düzülmüşlerdi, çocuk kaldırımda çemberini çevire çevire, neşeli, başıboş, koşuyordu. O zaman, Jeanne tekrar pek kederlendi, bebeği gözüne son derece çirkin gözüktü. Çember istiyordu, sokakta olmak, koşmak istiyordu, annesi de arkasından sık adımlarla gelerek, o kadar uzağa gitmesin diye ona seslenecekti