İnsan ruhu da tıpkı cennet ve cehennem gibi...Kat kat...Her bir katta bahçeler, azap çukurları, çiçekler ve ateşler vardır..Cehennemine indildikçe kendi kötülüklerin le yüzleşirsin..Mazinin karanlığı bitmez, bir gölge gibi takip eder seni...Söylediğin yalanlar, kırdığın kalpler, kıskançlıklar, haksızlıklar, hainlikler, kötü niyetler dikilir karşına...Bir zamanlar kalpten ettiğin ve sonra bozduğun yeminler ölümsüz hayaletler gibi karşında durur...İşte o vakit anlarsın...İnsan; Ben bunu yapmam dedi mi bir kere...Şeytan, işini gücünü bırakır,Onu yaptırana kadar uğraşır...
“Yeryüzünün bütün akan suları bulanır,geçtiği yerlerin kiri,pası,çamuru,suyun saydamlığını bozar.Kış güçlüyse donar.Önemli olan bulanmamak,donmamak değil,akmaktır.Su akabildiği sürece,yeniden temizlenmek soğuğun dondurulucuğundan kurtulmak umudu vardır. Kimse saf,kimse masum değildir.Yaşayan kirlenir;önemli olan safiyeti,masumiyeti yaşamın amacı haline getirmektir.Aslolan yaşamdır.Yaşam olduğu sürece saf olmak,masum olmak umudu da vardır.”
“Suyun özü temizdir.”
“İnsanın özü de.Önemli olan,bunca kötülüğe,bunca zalimliğe,açgözlülüğe karşı özümüzü koruyabilmek.Dünyanın en zor işi bu. Gündelik hayat acımasızlık çarkı üzer dönüyor. Bizi masum özümüzden uzaklaştırmak için hayat birbirinden parıltılı ilişkiler sunuyor:Yalanla,sahtekârlıkla,bencillikle cilalanmış ilişkiler.Nefsiöizin iştahini kabartacak renkli oyuncaklar.Ruhumuzu köle edip aklımızı bedenimizin emrine sokmak için.
Ve kirlenmemiş olana, bulanmayana,donmayana övgü düzüyor.
Her gün bir yerden göçmek ne iyi
Her gün bir yere konmak ne güzel
BULANMADAN DONMADAN AKMAK NE HOŞ
Dünle beraber gitti cancağzım
ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
Kadınların "hüzünlü prenses"
olmayı bırakıp "bilge kadın" olmaya ihtiyaçları vardır.
Okumak, düşünmek, fikirleriyle
var olmak günümüz kadınlarının
temel görevi olmalıdır. |Nevzat Tarhan
Çoğu zaman mesele, Tanrı'nın ne olduğu değil, bizim onda ne gördüğümüzdür. Sevgi dolu olanlar merhameti görür, zalim olanlar şiddeti. Zeki olanlar aklı görür, aptal olanlar kör inancı, âlimler bilimi görür, cahiller mucizeyi.”
Terry’nin klasik bir annelik anlayışı vardı,kollarının arasında bir bebek “ayak altında dolanan çocuk sürüsü “ ve kadının sürekli olarak söz konusu bebek veya sürüyle ilgilenmesi. Tüm topluma hükmeden, bütün sanat ve sanayi dallarını etkileyen, bütün çocukları koruyup kollayan bir annelik, annelik gibi gelmiyordu Terry’ye.