"Yaşamı bize bağışlandığı biçimde kabul etmek gerektiğinden eminim. İlk emirdir bu, on emirden önceki. Tüm olaylar Tanrı'nın ellerindedir ve bunların gerçekleşmesi konusunda bir şey bilmiyoruz. Bununla, yaşamı bize bağışlandığı biçimiyle kabul etmenin, önceden kestirilmeyeni kabul etmek olduğunu söylemek istiyorum. Ve bir çocuk, önceden kestirilmeyenin ta kendisidir, ne olacağını, size ne getireceğini bilmezsiniz, özellikle bu nedenle onu kabul etmek gerekir. Aksi halde yarım yaşarsınız, yüzme bilmeyen ve okyanus boyunuzu geçtiği halde gerçekten okyanus olduğu halde kıyıya yakın debelenen biri gibi yaşarsınız."
"Bu ülkede, insanlar sabahlara saygı göstermiyorlar. Uykularını bir balta vuruşuyla kesen bir çalar saatle kendilerini kabaca uyandırtıyorlar ve hemen uğursuz bir aceleciliğe bırakıyorlar kendilerini. Bir şiddet hareketiyle başlayan bir günün daha sonra ne olabileceğini bana söyleyebilir misiniz? Çalar saatlerinin her gün küçük bir elektrik şoku geçirttiği bu insanların başına ne gelebilir? Her gün şiddete alışıyorlar ve her gün zevki unutuyorlar. Bir insanın yaradılışını oluşturan, inanın bana, bu sabahlardır."