Peyami Safa'nın bireyin iç dünyasını esas alan eserlerinden biridir.Mükemmeliyetçi bir dil ve anlatımın hâkim olduğu kitapta yazarın psikoloji ve tıp alanında geniş birikime sahip olduğunu görürüz.
Not: Kitabı Nazım Hikmet Ran 'a ithaf etmiştir.
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu otobiyografik özellikler de taşıyan bir romandır.(Kendisinin çocukluğu ve gençliği de kemik hastalığı yüzünden hastanelerde geçmiştir.)
Genç bir hastanın psikolojik durumunu çok iyi tahlil etmiştir ve bunu okuyucuya hissettirmiş ki kitabı okurken duygudaşlık kurabildim .
"Hasta olmayanlar bizi ne kadar az anlayacaklar."
"İki hasta kadar birbirine yakın hiç kimse yoktur."
"Büyük bir hastalık geçirmeyenler, her şeyi anladıklarını iddia edemezler."
Bu sözlerle sağlığın en büyük varlık olduğunu ne güzel ve gerçekçi bir bakışla anlatmıştır.
Öte yandan bedeninde çektiği acılar kadar ona ızdırap veren ruhunda hissettiği Nüzhet'in aşk acısı da vardır. Bazen bedenindeki ağrıları ruhundaki sızılara oranla daha sade bulur.
İnsanın manevi acılarını, korkularını, yalnızlığını,azaplarını, ruhsal bunalımlarını kişiyi sarsacak ölçüde iyi işleyen; psikolojik tahlilleri öne çıkaran bir eserdir.