Akhilleus

109 syf.
10/10 puan verdi
Herkesin döndüğü bir yer var. Hikaye gitmekle başlıyor. Gittiğin o yer her neresiyse çabaladığın, amaç edindiğin, mücadele ettiğin, bocaladığın veya kaybolduğun o yolculuğun nihayetinde dönmenin kendine has bir anlamı var. Bir daha dönülmeyeceğini zannettiğin o ev, mahalle, çocukluk, ilk gençlik ve hatta yitenlerle gidenlerin bıraktığın gibi seni beklediğine şaşırak şahit olabilirsin. O vakit, kaçınılmaz bir hesaplaşmanın da vaktidir artık. Yolculuklar, gitmek ve dönmek, geçmiş ve gelecek... Kendini kolay ele vermeyen öykülerle geniş bir atlas açmış önümüze Mustafa Okumuş. Telaşsız, usul usul seyrine dalınmalı.
Belki de Gerçekten Mümkündür Dönmek
Belki de Gerçekten Mümkündür DönmekMustafa Okumuş · Vacilando Kitap · 202132 okunma
Reklam
488 syf.
9/10 puan verdi
Bir dil tutkunu, çevirmen Simon Leyland. Bu tutkunun kökeni amcasının evinde gördüğü büyük Akdeniz haritası. Tüm Akdeniz dillerini konuşabilme hayali ile yaşamının rotası belirginleşiyor. Önemli bir edebiyat şehri olan Trieste'de karısı ile birlikte yayıncılık yaparken ardı ardına gelişen iki olay Leyland'ın yaşam yörüngesini baştan sona değiştirmeye yetiyor. İlki karısının ani ölümü ve Leyland'ın yayınevinin yönetimini devralması, ikincisi ise yanlış teşhisle geçen ölümle burun buruna birkaç ay. Tüm bunların ardından amcasının ona miras bıraktığı Londra'daki malikaneye taşınan Leyland gerek yeni dostluklar edinerek, gerek eski dostluklarına boyut katarak, gerekse geçmişi ile yüzleşerek ve hesaplaşarak yeni rotasını bulmaya çalışıyor. İsviçreli yazarın okuduğum ilk kitabı. Lizbon'a Gece Treni romanının çok daha meşhur olduğunu bilsem de Sözlerin Ağırlığı'nın düşünce ve duygular ile dilin incelikli bağını konu ediyor oluşu yazarın bu kitabından başlamam için yeterli sebepti. Bir çevirmenin anlam ve duygu kaybı yaratmayacak şekilde bir metni farklı bir dile çevirme sorumluluğunu net bir biçimde farkına vardıran bir roman Sözlerin Ağırlığı. Romanın çevirmeni İlknur Özdemir için de bu çevirinin çok farklı manada bir süreç olduğunu düşünüyorum bu yüzden. Edebiyatseverlerin bu romanı ıska geçmemesi gerektiğini düşünüyorum.
Sözlerin Ağırlığı
Sözlerin AğırlığıPascal Mercier · Sia Kitap · 202052 okunma
88 syf.
·
Not rated
Zerrin Saral'ın birbirinden oldukça farklı öykülerini bu kitabın kapağı altında bütünleştiren sağlam bir çimentosu var: Dili. Öyle ki kimi öykülerin atmosfer veya duygu dünyasını kendime uzak bulsam da dil işçiliğinin sağladığı müziğin armonisi gibi bir ses uyumu hakim metinlerine. Objelerin, vücudun, doğanın veyahut seslerin okurun belleğine birer öykü kahramanı vasfıyla yerleştirilmesine olanak tanıyor dile olan bu hakimiyet. Çok az öyküde yazarın tabiriyle "belleğin sıraya dizdiği düşünceler" in yoğunluğunu haddinden fazla bulsam da "Ninni" gibi pek çok öyküde de içerdiği duyguyu layığıyla hissederek okudum.
Küçük Kırık Çizgiler
Küçük Kırık ÇizgilerZerrin Saral · Vacilando Kitap · 202227 okunma

Reader Follow Recommendations

See All
114 syf.
·
Not rated
Kübalı yazar Guillermo Rosales, Felaketler Evi kitabını "nefretle yazılan bir roman" olarak tanımlıyor. Yazarın yaşam hikayesini okuduğumuzda romanın bir otobiyografi niteliğinde olduğunu fark ediyoruz. Küba'dan Miami'ye göç ettiğinde zihinsel sorunları olduğunu beyan eden yazar bu nedenle hiç çalışmaz. Neredeyse hiç arkadaşı
Felaketzedeler Evi
Felaketzedeler EviGuillermo Rosales · Jaguar Kitap Yayınları · 20172,470 okunma
234 syf.
9/10 puan verdi
Arkada okurun zihnini oyan bir alt metinle ilerleyen “İsa’nın Güncesi” ni tanımlamak istersek karanlık anlatı tabiri hiç de yanlış olmaz. Karısının kendine yazdığı mektuplarda kullandığı İsa ismini kabullenerek kendini okura bu şekilde takdim eden kahramanımız, bu kabullenişi karşılaştığı tüm olaylara karşı eylemsizliği ile göz önüne seriyor. Baskı, haksız suçlamalar karşısında tepki ve karşı koyma yerine tüm bunları içselleştiren bir teslimiyet ile hayatına devam ediyor İsa. Evleneceği kadından çalışacağı işe kadar yaşamının yörüngesini başkalarının idare ve insafına bırakan karakterimiz, mantık yerine alışkanlıkları doğrultusunda kararlarlarla sürdürüyor hayatını. Öyle ki yaşamını derinden etkileyecek olay ve durumlar karşısında dahi tepkilerinde kayda değer bir değişim yaşanmıyor. Zaman ve mekanın kestirilemediği kurguda ortada bir neden yokken sorgulanan ve saçma nedenlerle suçlanan İsa, itiraz etmesi gereken yerde kendini olayların akışına bırakarak sürükleniyor. Romanın basıldığı dönemi göz önünde bulundurursak, Anday’ın 12 Mart ertesinde nispetsiz bir baskının neticesinde toplumun uyuşmuşluğu ve edilgenliğini tasvir ettiğini anlayabiliriz. Bu manzara resmedilirken mahkeme, hapishane, işkence gibi somut unsurlar yerine belli metaforların kullanıldığı fark edilecektir. Bu farkındalık alt metin için birçok kapı aralıyor okura. Saçmalığın gerçekliğini yalın bir üslupla kaleme almış Anday. Yazarın toplumcu kimliğinin başat metni olarak gördüğüm bu roman, ülkemiz gerçeklerinin zamansızlığını da göz önüne seren çok güçlü bir miras…
İsa'nın Güncesi
İsa'nın GüncesiMelih Cevdet Anday · Everest Yayınları · 2022279 okunma
Reklam
Reklam
74 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.