Bayandarcyy
@Bayandarcyy
Bursa
9 Mayıs 2004
28 okur puanı
Mart 2024 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Beni cândan usandırdı cefadan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem-i yanmaz mı
( Sevgili beni canımdan usandırdı, bana cefâ etmekten usanmayacak mı ? Âhımdan gök kubbeler yandı , dileğinin mumu hâlâ yanmayacak mı ?)
Bugün acız yine evlâdlarım,diyordu peder
Bugün açız yine lâkin yarın, ümid ederim,
Sular biraz daha sakinleşir... Ne çâre, kader 
Tevfik Fikret
Okur Takip Önerileri
Açıl bağın gül ü nesrini ol ruhsârı görsünler
Salın servü sanavber şive-i reftari görsünler
-Bâki
(Bağın gülü sen yüzünü aç da o yanağını görsünler, sen servi gibi salın da o yürüyüşünü görsünler{servinin süzülmesi ne ki senin yürüyüşünün yanında.} )
Degildim men sana mâ'il sen etdün aklımı zâ'il
Mana ta'n eyleyen gâfil seni görgeç utanmaz mı
( Ben sana düşkün değildim. Benim aklımı başımdan sen aldın. Beni ayıplayan kişi, acaba seni görünce beni ayıpladığına utanmayacak mı ? )
Cânâne cefâ kılsa n'ola cânâ sefadur
Agyâr elemin çekdüğümüz yâ ne belâdur
-Bâki
(Sevgili cefâ etse ne olur, ne çıkar ? Benim canım için bu defadır.
Yabancıların derdini çektiğimiz ya ne tür bir beladır.)
Yaşamak güzel şey doğrusu
Üstelik hava da güzelse
Hele gücün kuvvetin yerindeyse
Elin ekmek tutmuşsa bir de
- Melih Cevdet Anday
Fuzuli
Saçma ey göz eşkten gönlümdeki odlare su
Kim bu denlü tutuşan odlare kılmaz çâre su
( Eşk = gözyaşı , od = ateş )
Ey gözüm, gönlümdeki ateşlere göz yaşımdan su saçma çünkü bu kadar hararetle tutuşan ateşlere su fayda etmez.
İnsan
eşref- i mahlûkattır derdi babam
bu sözün sözler içinde yeri vardı
ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman
bu söz asıl anlamını kavradı
geçti çıvgınların, çıbanların, reklamların arasından
geçti tarih denilen tamahkâr tüccarı
- İsmet Özel
Çerâğ-ı bezm-i hicri olduğum yapmış yakıştırmış
Gönül pervanesine vuslat âteş intizâr âteş
Budur dâd ü sitâd-i dehrden süd ü ziyân ancak
Hezârân ârzüdan bir peşimân olduğum kaldı
(Şeyh Galip)
Kestim Kara Saçlarımı
Uzaktı dön yakındı dön çevreydi dön
Yasaktı yasaydı töreydi dön
İçinde dışında yanında değilim
İçim ayıp dışım geçim sol yanım sevgi
Bu nasıl yaşamaydı dön
Onlarsız olmazdı, taşımam gerekti, kullanmam gerekti
Tutsak ve kibirli -ne gülünç-
Gözleri gittikçe iri gittikçe çekilmez
İçimde gittikçe bunaltı gittikçe bunaltı
Gittim geldim kara saçlarımı öylece buldum
Kestim kara saçlarımı n'olacak şimdi
Bir şeycik olmadı - Deneyin lütfen -
Aydınlığım deliyim rüzgârlıyım
Günaydın kaysıyı sallayan yele
Kurtulan dirilen kişiye günaydın
Şimdi şaşıyorum bir toplu iğneyi
Bir yaşantı ile karşılayanlara
Gittim geldim kara saçlarımdan kurtuldum
Gülten AKIN
Gevheri der ben bir merdim
Yüreğimden çıkmaz derdim
Sen bir kuzu ben bir kurdum
Seni benden sakınırım
" Aramazdık gece mehtabı yüzün parlarken
Bir uzak yıldıza benzerdi güneş sen varken "
Nedim sevgilisinin evindeyken Patrona Halil İsyanı çıkıyor ve kaçmak için damdan dama atlarken vefat ettiği söyleniyor
Derd- i aşkı gayrıdan sorma ne bilsin çekmeyen
Anı yine âşık-ı nalana söylen söylesin
Arz- ı hâl etmeye cana seni tenha bulamam
Seni tenha bulsam kendimi aslâ bulamam
Bir nefes didâr için bir can etsem n'ola
Nice demlerdir esir- i iştiyakıdır gönül
Kuşlar figan edip ağıt dinlerse
Dağlar boynu bükük şarkı söylerse
Deniz uyku yüzü nedir bilmezse
Sevgilim bil ki uzaklardayım
"Özlemle bekledim yıllardan beri
Ömrümü vermişim sana ey peri
Yıllarım geçse de geriden geri
Bu aşkın uğruna koymuşum seri "
( Ser = baş )
" Yirmi yaşında şiirler yazıyorsanız bu yirmi yaşında olduğunuzu gösterir, kırkında şiir yazıyorsanız bu şair olduğunuzu gösterir."
Stendhal şöyle der ; " Roman dediğin , bir uzun yol üzerinde dolaştırılan bir aynadır. Bir bakarsın göklerin maviliğini , bir bakarsın yolun irili ufaklı çukurlarında birikmiş çamuru görürsün. Sonra da kalkıp heybesinde bu aynayı taşıyanı ahlaksızlıkla mı suçlayacaksınız ? Aynası çamuru gösteriyor diye aynaya kabahat bulmak olur mu ?"
Bir şey var adını koyamadığım
Kırılmaktan öte, parçalanmak gibi
Toplamaya çalıştıkça dağılıyor
Dağılıyorum
Bir şey var
Halledemiyorum
Uykuya varmak için bu hazin günde , erken
Kapanmayan gözlerim duvarlarda gezerken
Birdenbire kıpkızıl birkaç satırla yandı,
Dört mısra değildi, sanki dört damla kandı