Bediha ALÇI

Bediha ALÇI
@Bediha98
Türkolog / Çocuk Gelişim Uzmanı
13 okur puanı
Aralık 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
512 syf.
·
Puan vermedi
Bir aşkın kavuşmasını bekledim ya da Martin sonunda çok farklı bir yerde olacaktı ama ne bir aşkla bitti sonu ne de M.Eden istediğim yerdeydi . Ben beklendik bir sona zorladıkça ellerimden kayıp gitti kitap . Ne bu şimdi ? Dedim kendime , hani nerede bu kitabın sonu ? Martin intihar eder , Ruth ile kavuşmaz … Uzun bir süre düşündükten sonra anladım ki bu kitap ne bir aşk kitabıydı ne de Martin Eden . Bu kitap Jack London’u o yapan her şeydi . Edebiyattı bu kitap , ilmek ilmek işlenen bir eser . Kullanılan dil , yoğrulan üslup ve Jack London’un doğuşu . Aslında çoğu zaman onun gibiyim hatta bu ara tam da o yerdeyim .
Martin Eden
Martin EdenJack London · Lilith Yayınevi · 201992,3bin okunma
Reklam
82 syf.
·
Puan vermedi
Dedim ki kendime “ Bu kibirli , kendinden emin müslümanlığın kime?” Ahir zaman deyip gönlümü avutmak yerine daha fazla Hz.Hatice annemiz gibi olabilirdim . Sorgulanması gereken bir nefsim varken nasıl da huşûda kalmış kalbim . Bundan mütevellit bir sorgulamaya girdim bu kitapla, nefsimle baş başa verip “ Neler diyorum , neler görecek ömrüm bu kitaptan sonra .” Mütemadiyen kıssadan hisse idi kitap , ancak çok derinleşiyordu konular ; düşündükçe , okudukça çıkan şeyler dumura uğrattı beni . Bir Hz. Hatice dokundu bana , bilmem nereye götürür bu yol beni .
Yeryüzünün En Hayırlı Kadını Hazreti Hatice
Yeryüzünün En Hayırlı Kadını Hazreti HaticeGülşen Gazel · Muştu Yayınları · 201036 okunma
157 syf.
·
Puan vermedi
1839 da Tanzimat’ın ilanıyla romanlarımızda birtakım yönelmeler olur. Bu yönelmeler ya tamamen Batıyı almak ya da kendi özümüzle devam ettirmek şeklinde iki kola ayrılır . Burada asıl sorun yönelim şekilleri değil , her iki türün de aslında geçerli bir çözüm vermeyeceğidir . Tamamen Batıyı benimseyemeyeceğimiz gibi kendi kültürümüzle de bir götüremeyiz ancak , bu yeniliklere karşı yerinde saymak da olmaz . Tek çözüm öze göre yeniliktir . Kendi değerlerinden doğan yenilikler Batının getireceği değerlerden daha zengin ve daha temellidir . Bu soruna Mehmet Kaplan “Nesillerin Ruhu” adlı eserinde de değinmiştir ve oldukça da haklı bir görüştür . İşte bu arayışlar ve yönelimler de sanatçıları bu perspektiften baktırır . Bir eksiklik , boşluk içine düşen sanatçılar “Baba” kavramı altında eksik yönü vurgulayıp eserlerindeki karakterleri de bu şekilde yansıtırlar ki Jale Parla eserini bu çerçeve de oluşturup buna yönelik örneklemelerde bulunmuştur . Dönem eserlerindeki karakterlerde genel olarak bir baba boşluğu ya da babanın hiç olmaması onları kötü ve yanlış olaylar içine çeker . Burada baba kendi kültürümüzün özünü temsil eder . Her ne kadar sağlam noktalara değinilmiş olsa da kitapta öne sürülen eserlerden yapılan alıntılar Farsça - Arapça tamlama ve kelimelerden alınmış olması yazarın kanıtlarını hem gölgeliyor hem de okuyucuya kopukluklar yaşatıyor . Bu anlaşılmayan tamlamalar, eseri bir bakıma eksik bırakır .
Babalar ve Oğullar
Babalar ve OğullarJale Parla · İletişim Yayıncılık · 2014162 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
230 syf.
·
Puan vermedi
İnsanın özünü bulması için şimdiye dönmesi yeterli mi? İnsanın şimdisi ayaktaysa bunu tutan da geçmişi değil mi? Yüzyıllardır hem dil hem ruh olarak ayakta olan bir Türkiye var . Bu Türkiye’yi ayakta tutan yapılan yeniliklerden ziyade köklerinden gelen asaletidir. İşte bu kökler entelektüel kesimin hor gördüğü , avam dediği köy halkıdır . Bir ağacı tutan gövdesi sanırız oysa altındaki kökleri görmeyiz . İşte durumumuz tam da böyle . Mehmet KAPLAN bu kitapta sormamız gereken ve sorduğumuz tüm soruların cevabı olmuş .
Nesillerin Ruhu
Nesillerin RuhuMehmet Kaplan · Dergah Yayınları · 2010239 okunma
331 syf.
10/10 puan verdi
Bakmak ve görmek... Ne kadar birbirinden ayrı dursa da birlikte yürütülen iki anlamdır. Bazen görmek için sadece bakmak gerekmez . Görmemek için arkaya attıklarımız ve görmezden geldiklerimiz de bizi kör yapar . Gördüğümüz sürece bedenimizin tek yöneticisi biziz ama ya görmezsek ? Yöneten bir vücutken yönetilene geçeriz . Değişen sadece hakim kişi değildir ,görürken yaşadığımız ahlak değerleri de bizimle birlikte körleşir . İnsan doğası gereği ihtiyaç ve zevkler artık görülen tek şeydir . Bizi gören olmadığı zaman artık her şey hiçkimsenin değildir , her şey özgür ve bir o kadar tutsaktır . Ya bizi körlüğümüzde gören olursa? Bu hiçbir şeyi değiştirmeyecek hatta yönetilme duygusu ağır basacaktır . Oysa biz ,gördüğümüzü sandığımız zamanlar da bile yönetilmeye ,gören bir kör olarak açığızdır. Bir gün , körleşirsek ya da gördüğümüzü sandığımız bir zamanda körleşirsek tüm ahlaksızlıklar ve yasadışılık mübah gelecektir .
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022104,7bin okunma