Lâkin fizîkî alemde mevcûd olan bu keyfiyet ruhlar arasında da mevcûd olmakla beraber “hâl”in sirâyet kanalı muhabbettir. Nasıl bir elektrik enerjisi sadece kablolar vasıtası ile bir yerden bir yere, nakledilebiliyorsa aynen onun gibi hâl sirayeti de muhabbetle kâimdir.
Muhabbet ne kadar şiddetliyse akım, yani cereyan da o kadar fazla ve sür’ atli demektir.
Kitapları mühim bilgiler ve bilhassa genç nesil için çok kıymetli nasihatler ihtiva ediyor. Birkaç yıl evvel bu kitaplar yeniden basılacak diye bir haber ortaya atılmıştı. O da fos çıktı. Sanırım birileri mani oluyor.
Dışta bulunan, sonradan ortaya çıkmış kabuk kısmını kaldırıpta özü yakından ve tammıyla objektif olarak inceleyecek olsak, halkta hiç ummadığımız birtakım şeylerle karşılaşırız.
Arkadaşlar Filistin konusu herkesin malumu orada büyük bir zulüm var.Orada binlerce şehit var.Ben şehitlerden daha çok kendi halkımıza islam alemine üzülüyorum.O kadar ayrışmışız ki bu konuda bile ortak değiliz.Doğu Türkistan ile kıyas edenler mi dersiniz, Hamas kötüleyenler mi, konu burada ortak bir duruşumuzun olmamasıdır. Ben zihinleri ele geçirilmiş işgal altında olan bizlere daha çok üzülüyorum.İnanın ki orada şehit olanlardan daha çok üzülüyorum.Onlar cenneti kazandılar.Onların kaybı dünyadan oldu, elbet birgün son bulacak hayatlarını en şerefli şekilde son buldu.Lütfen hanım arkadaşlar kendi arkadaşlarına erkek arkadaşlar da kendi arkadaşlarını kırmadan bilinçlendirsin.Bizim insanımızı kazanmak Kudüs'ü kazanmaktan önemlidir.Biz bir olduğumuzda savaşlar son bulacaktır...
Doğu Türkistan önemlidir aynı hassasiyet ora içinde tabi ki gösterilmelidir.Burada sınırımızın 300-400 km ötesine birşey yapamıyorken orada birşeyler yapacağımızı düşünmek hayal olur gerçekçi olmak gerekir İnşAllah oradaki zulümde biter Çin in ürünleri de boykot olmalıdır bizim piyasamızda pek yeri olmasa da İnşAllah o ürünlerde tespit edilir yerli ve milli olma oranımızı arttırız.
Şimdi kalplerde, zihinlerde yerleşen, sevilen, tutulan bir kuvvet kayboluyor, âdeta her yer ve her şey boşalıyor, tutunulacak, sevilecek, kendisine bağlanılacak hiçbir şey kalmıyordu. Boşluk, boşluk, ebedî boşluk!...