Onlar için zaman demek, bir adım sonrası ile bir adım öncesini aydınlatan bir lamba demekti; geri kalanı zifiri karanlıktı. Zaman, bugündü; o koskoca yıl içinden yalnızca bugün. Tarihi kelime dağarcığına sahip değillerdi; sadece bugün ve "geçmiş zaman" kelimelerini kullanıyorlardı. En fazla bir sonraki mevsime kafa yorarlardı. Zamana tepeden bakmaz, gece vakti lambayla dolaşırcasına içinde yaşarlardı.
Ortak hiçbir yanları yoktu; ama buna rağmen kendisiyle tanışmış, aralarındaki büyük uçuruma karşın ona sonuna kadar destek olmuştu. Tanışmalarını, birliktelik kurmalarını sağlayan, onları özgürleştiren şey, aralarındaki o fark, o yabancılıktı sanki.
Bizi hayvandan çok insan kılan her ne ise, teseliiyi ve umudu, sanırım, insanların gündelik kaygıları, günahları ve dertlerinde değil; maddenin uçsuz bucaksız, sonsuz yasalarında aramalı.
Sayfa 162 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Modern Klasikler Dizisi-100Kitabı okudu
İnsan yanını sakatlayan tutkular, içgüdüler, arzular; ansızın taşıp patlayan ve yaratığın tüm varlığını öfke, nefret ya da korkuya boğan tuhaf bir gizli sarnıç.
Sayfa 91 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Modern Klasikler Dizisi-100Kitabı okudu