Betül

Betül
@Betusk66
Hiçbir şeyi diyen bir cümlenin, ortasına yazılmış bir kelimeyim.
Kütüphaneci
1996
5 okur puanı
Eylül 2021 tarihinde katıldı
Sandığı şu Taksim alanındaki boyacılar arasında ünlü olduğu kadar İstanbulda da ünlüydü. Bakırköylü Mestan Ustanın ölmeden az önce bitirdiği sandıktı. Ve hem de Mestan Usta, özene bezene, Mestan Ustanın okuryazarlığı yoktu, ölünceye kadar imzasını hiçbir kağıt üstüne atmamış, hep parmak basmıştı, bu sandığın üstüne imzasını mavi bir sedefi işleyerek kakmıştı. Ìmza Çin yazısına, hiyeroglife, çiviyazısına, uçan bir kuşa, ama en çok da Mestan Ustanın kendisine benziyordu. Mahmut, yemin içip ant veriyordu ki, bu yazı Mestan Ustanın tıpkısıydı, suretiydi ki Foto Sabahta çekilmiş. Hiç yazı, hiç böylesine karmaşık bir şey insana benzer mi, ne yapsın, benziyordu işte.
Reklam
Var, var, tabii var, olmaz olur mu? İnsanlıktır bu... Kat kattır, en sağlam, en güzel mücevheri en alttadır, soydukça insanlığı, kabuğundan soydukça, bir kat, iki, üç, dört, beş kat, gittikçe aydınlanır insanlık, güzelleşir. Çirkin olan insanlığın en üst kabuğudur. Adam olan hem kendi kabuğunu, hem insanlığın kabuğunu durmadan soymaya çalışır. Soydukça ortalık aydınlanır, soydukça...
Her sene yılın bu vakitlerinde mezarlardan mezar taşlarını toplar yeniden boyarım. Çok vakit alıyor. Sadece ad ve soyadı, bir sürü harf. E, her harfi de, ölen öylesine, sanki nehrin öte yakasındanmış gibi özensizce boyadığımı düşünmesin diye dikkatle yenilemek gerek. Çünkü burada her zaman, nehrin bu yakası, öte yakası diye ayrım yapılır. İnsanlar ayrıma başladılar mı, artık hep ayrım yaparlar. Nehir olsun olmasın.
Sayfa 9

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bilir misiniz ki, yerler bizi kandırmayı severler? Gerçi her şey bizi kandırır, o da doğru. Ama en çok yerler yapar bunu. Şu mezar taşları olmasa, burada bir yer olduğunu bilemezdim, mesela.
Sayfa 9
Ölüm sabahları, herkes birbiriyle ürkerek ve ürpererek konuşur. Fakat ertesi güne kadar her şey unutulup gitti. Müse'nin mersiyesini hatırlar mısınız? Paris'te her şey unutulmak için eğer on beş gün kâfi ise, Şark'ta bu, on beş saat bile değildir. Şark'ta ölmemeye bakmalı...
Sayfa 61
Reklam
Reklam