Insan en nihayetinde sınırları olan, her şeyi genelleyen, otomatik pilotta yaşayan, zihnindeki dolambaçlı yolları düzleştiren bir yaratıktı ve tabii ki bu yüzden sürekli kaybolup duruyordu
Herkes şikâyetçiydi ya bu kahpe düzenden... Herkes namuslu, karşı taraf namussuzdu ya hani... Bir bilen anlatsaydı ya herkes masumsa neredeydi bu zalimler?
bazen insanlar değişiyordu. Belki de kimse değişmiyor, insanlar yalnızca görmek istedikleri kadarını kabulleniyorlardı. Yanlış bedenlere yanlış kumaşlar biçiliyordu.
Hayat da böyle değil miydi ki? Vekaleten geliyor ancak her şeyi sahipleniyorduk. Sonra gidenlerin ardından erozyona uğramış topraklar gibi birer birer kayıyorduk.