İlkay Yurttaş Koşar

" Kimin soyundan geldiğinizin bir önemi yok. Kötü olmak için Erlik Han'ın soyundan olmana gerek yok. Erlik Han'ın soyundan olsan da kötü olacaksın diye bir şart yok. Önemli olan bu hayatta yaptığımız secimlerdir. "
Sayfa 21 - Kutlu YayıneviKitabı okuyor
Reklam
" Çok sonraları düşünebildim , o bir geliyordu dünyaya ve bu yüzden hiçbir sorumluluk almadan “ hayatını yaşamak ” istiyordu. Peki ya ben kaç kere gelecektim dünyaya? İki mi, üç mü, hiç mi , kaç kere? Onun için hızla akan kum saati, benim için durmuş muydu sahi? Kaçıncı gelişimde başkaları mutlu olsun diye uğraşıp durmaktan vazgeçmeyi öğrenecektim ? "
Sayfa 185 - Romanoku YayınlarıKitabı okuyor
" Hayatın hep eksik yanlarında yaşayan, sadece ellerinde olmayana odaklanan, sahte acılarından gizli bir lezzet alan ruhlar, küçük şeylerle mutlu olan insanları görünce çoğu kez saldırganlaşıyordu. Bunu anladigimda artık birileri düzelsin diye sabretmekten , hayatın ne kadar güzel olduğunu ispatlamaya çalışıp durmaktan, kendilerini gömüp durdukları o karanlık kuyulardan çekip çıkarmaya uğraşmaktan vazgeçtim. Şikâyet ederek,sitem ederek,kendilerine acımaktan zevk alarak yaşamayı seçen hiç kimseye yardım edemeyecegimi Zor da olsa kabullendim. İnsan, ancak kendine yardım edebilirdi. Nefesimi boşa harcadığımı anladığım günden itibaren susmayı seçtim."
Sayfa 177 - Romanoku YayınlarıKitabı okuyor

Reader Follow Recommendations

See All
" Ona olan duygularından çok, kendi varlığının Şehnaz'dan yansıyan ışıltısıydı mutlu eden. Onun aynasından, kendi varlığı her geçen gün daha fazla büyüyerek daha fazla parlayarak çoğalıyordu. Bu ilişkide hayran olduğu Şehnaz değil, onun gözlerinden yansıyan kendi varlığıydı. Belki de ilk kez varlığının gücünü, var olmanın büyüsünü tüm benliğinde hissediyordu ve bu parlak aynada varlığını onaylamaya, bu ilişkinin tek hakimi olduğunu hissetmeye, bal rengi gözlerin kayıtsız şartsız teslimiyetinde kutsanmaya her geçen gün daha fazla alışıyordu. "
Sayfa 151 - Romanoku YayınlarıKitabı okuyor
" Artık kendini aramak için kendini terk etmesi lazımdı. Etti..."
Sayfa 171 - Az KitapKitabı okuyor
Reklam
" Hayat böyleydi demek; bu kadar nahif ,bu kadar hassas bir yürek,sen git Abbas Bey'e âşık ol! Kimseler kalmamış gibi onu sev,ona tutul! Tüm yaptıklarına rağmen bir ömür vazgeçme, sabırla bekle ve tam kavuşmuşken çekip git şu üç günlük dünyadan. Hep mi bir vefasızı, bir vurdumduymazı severdi ince ruhlar? Hak etmeyene,kadir kıymet bilmeyene, kendinden başkasını düşünmeyene meylimiz nedendi? Tüm varlıkları ile bize gelenler hızla gözden düşerken ilk tökezlemede en kolay onlar feda edilirdi. Dokundugumuz kadar gizemsiz, yaklaştığımız kadar yavan, üzerimize titredikleri kadar sıradan olanlar. Gitmek isteyenler, gidenler ve hattâ hiç dönmeyecek olanlarsa uzaklaştıkça güçlenir, gittikleri kadar güzelleşir,ulasamadığımız kadar büyürlerdi . Onlar hep tutkuyla beklenirlerdi. Gözleri kamaştıran altın yaldızları ve parlak simleri, çoğu zaman derin hasretlerle bekleyislerin ardından gelen kavusmalarda solup giderdi."
Sayfa 53 - Romanoku YayınlarıKitabı okuyor
" Ailece bir araya gelip televizyon karşısına geçerek çerez yediğimiz, sobanın üzerinde kestane pisirdigimiz, tombala oynadığımız, Nimet Abla'dan alınan bilete bakarken uçsuz bucaksız hayallere daldığımız ve hep bir ağızdan biten yılın son saniyelerini saydığımız o akşamlar hiç yaşanmamış kadar uzaktalar şimdi."
Sayfa 47 - Romanoku YayınlarıKitabı okuyor
" Ah evladım,genç onlar,yapacaklar elbet . Kanı kaynıyor şimdi onların, haklı çocuklar .Sen de anasın , üzülürsün, merak edersin . Edilmez mı hiç? Ama onlar da böyle kalmayacak,onlar da yolunu bulacak . Merak etme, Allah büyüktür. Sağlığı sıhhati yerinde, canı içinde olsun da hepsi gelir geçer. Üzme sen tatlı canını. "
Sayfa 31 - Romanoku YayınlarıKitabı okuyor
" Şimdi dua yeni yapıldı,dedikodu yerine yazmasın Allah'ım, o Hafize'nin kokusu neydi öyle? Ter kokusunun üzerine sıkmış parfümü, sıkmış parfümü... Ne ayıp şey, koskoca kadın! Tövbe estağfurullah."
Sayfa 13 - Romanoku YayınlarıKitabı okuyor
" Münevver'in kazağını gördün mü? Nasıl tüylenmiş o kazak ,hâlâ da giyiyor utanmadan . Kazak senden geçmiş ayol,sende vazgeç arkadaş . Ne bundaki pintilik böyle! "
Sayfa 13 - Romanoku YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
"Yine midesi bulanmaya başlıyordu Şermin'in. O, cenaze evinde konuşmaya bile utanırken bu insanlar; pilavı karabibersiz yese, ayranı tuzsuz içse ölecek miydi? Zaten Aysel teyzesi öldüğünden beri, yani yedi gündür bir bitmemişti şu yeme içme faslı. Gelen yemek getiriyor, oturan yemek yiyor, giden fazla yemeklerden evdekilere de götürüyordu. Herkes bu kadar acıkıyor muydu sahi ? Yoksa biri öldüğünde iştahlar mı açılıyordu?"
Sayfa 12 - Romanoku YayınlarıKitabı okuyor
"Şu yetişkinler de ne çok seviyorlardı olumsuz konuşmayı, her şeyi zorlastırmayı...
Sayfa 11 - Romanoku YayınlarıKitabı okuyor
"Geçmişini olduğu gibi kabullendiğin zaman seni artık üzmediğini de anlayacaksın."
Sayfa 313 - Kutlu YayıneviKitabı okuyacak
"Sevgili kızım geçmişin asla sana yük olmamalı. Yaşananlar için kimseyi suçlama. Herkes yaşaması gerektiği kadarını yaşadı ve sınavını bir şekilde atlattı. Kimi hayatta kaldı, kimi başarısız oldu,kimi ise uçmağa vardı. Ama unutma ki yaşanan her olayın yaşanmak üzere seçenekleri ve bu seçeneklerin sonuçları var. Sen ailenin seçtiği yolun sonundaki ödülsün. "
Sayfa 312 - Kutlu YayıneviKitabı okuyacak
"Acun üzerindeki olayları kendi beyninde kısıtlamak İnsanoğlunun düştüğü en büyük yanlıştır. Olması gereken şeyleri düşünür insan. Fakat olma ihtimali aklına gelmeyen olaylardan zarar görür hep."
Sayfa 194 - Kutlu YayıneviKitabı okuyacak
4,072 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.