Elif Şahin

“Estetik“ kelimesi Yunanca’da ilk, temel duyum anlamına gelen ‘aisthesis’le, var olan şeyler karşısında duyumları, duyguları ve sezgileri yoluyla duyarlı olan kişi anlamına gelen ‘aisthetikos’tan türer. Duyum, duyular, algı, duyguyla algılamak gibi anlamlar taşır. Bu kelimelerden çıkarılabilecek olan, estetiğin, duygusallığın sağladığı bilgilerin bilimi olmasıdır.
Sayfa 31 - Levent Öztürk Estwtik Kavramına Bir BakışKitabı okuyor
Elif Şahin okurunun profil resmi
Estetik algıyı yaratan esas etkenin duyumsama olduğunu ve duyumsamanın duyu algısı ve duygular arasında köprü görevi gördüğünü belirtmiştik. Duyumsal estetiğe benzer biçimde birden fazla anlamı olan ve bu anlamların karışabildiği bir kavramdır. Genel bir anlam araştırmasında duyumsamanın üç farklı anlamı ortaya çıkıyor. Bunlar; Hislenme(sensation karşılığı olarak), Algılama (percetion karşılığı) ve Duyarlılık (aesthesis-esteis karşılığı olarak) anlamlarıdır. (Syf-50)
Reklam
Görüş, vücutta verilen işaretleri sıkı bir şekilde çözen bir düşüncedir.
Elif Şahin okurunun profil resmi
“ Nesnelerin konumunu nasıl gördügümüzü anlamak istediğimizde, ruhun, vücudunun kısımlarının nerede olduğunu bilerek, “dikkatini oradan “uzayın, azalarının uzantısında olan bütün noktalarına “nakletme“ yeteneğine sahip olduğunu varsaymaktan başka çıkar yol yoktur.” (Syf-53)
Görmek uzaktan sahip olmaktır..
Resim, görüşün kendisi olan bir sayıklamayı uyandırır, en yüksek gücünü verir ona, değil mi ki görmek uzaktan sahip olmaktır ve resim bu garip sahip oluşu Varlık’ın bütün yönlerine yaymaktadır -o yönler ki bu sahip oluşa girmek için bir şekilde kendilerini görünür kılmalıdırlar.
Elif Şahin okurunun profil resmi
“Görmek uzaktan sahip olmaktır” burada başka bir şeyden bahsedilse de mesleki deformasyon aklımdan “tesettürün farzlığının bir hikmeti de bu” düşüncesi geçiyor.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Türk entelektüeli
Bir gün… Bir gün, onlara, ispat edebilecek miyim ki, ben bir “yaban” değilim? Benim damarlarımdaki kan onların damarlarında işleyen kandır. Aynı dili söylemekteyiz. Aynı tarihi ve coğrafi yollardan, hep birlikte geçmişizdir. İspat edebilecek miyim ki, aynı Allahın kuluyuz! Aynı siyasi mukadderat, aynı sosyal bağlar, bizi kardeşlik, evlatlık, analık babalık üstünde bir yakınlıkla birbirimize bağlamıştır. Lakin, hangi sözlerle, hangi seslerle? Gündelik hayatın ufak tefek ihtiyaçlarını bile anca ifadeye güç bulabiliyorum. Nerede kalmış ki, onlarla, bu kadar genel konular üzerinde konuşacağım!.. Gün geçtikçe daha iyi anlıyorum Türk “entelektüel“i, Türk aydını, Türk ülkesi denilen bu engin ve ıssız dünya içinde bir garip yalnız kişidir.
Elif Şahin okurunun profil resmi
“Bana hiç kimse bir şey söylemiyor. Omuz omuz, diz dize oturmuş olmamıza rağmen, ben hala her birinden yüzlerce fersah uzaktayım.” (Syf-189)
Türkçe’nin böyle söylenmesinde, böyle büzülüp didiklenmesinde ne hazin bir şey var! Sanki, haşin ve patavatsız bir el vücudumuzu hırpalıyor; vücudumuzun en hassas, en nazik yerlerine kadar sokulup oraya tırnaklarını geçiriyor zannedilir.
Sayfa 156Kitabı okudu
Elif Şahin okurunun profil resmi
Bir de sen bugünün konuşmasını bir duy hem de Türk olduğunu söyleyenlerce!
Reklam
1.037 öğeden 1 ile 5 arasındakiler gösteriliyor.