Mine Demiray

Büyüdükçe yaralarını gizlemeyi öğrendi çocuklar.
Reklam
150 syf.
5/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Bisiklet Dersleri
Bisiklet DersleriA. Ali Ural
8.5/10 · 1.185 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hayatta hiçbir şey ona kıymetli görünmemiş, peşinden koşmak, erişmek, sahip olmak arzusunu vermemişti. Etrafına daima bir yabancı gözüyle bakmış, hiçbir yere bağlanmak arzusu duymamış, bu yalnızlığının gururu içinde memnun olmaya çalışmıştı. Şimdi İlk defa bir şey istiyor, hem de korkunç bir şiddetle istiyordu. Fakat niçin bu istek bir imkansızlıkla beraber gelmişti? Niçin hayatının en büyük arzusunu, şimdiye kadar belki yine içinde, fakat en gizli yerlerde saklı duran bu arzuyu, hapsedildiği yeri parçalayarak ortaya çıkar çıkmaz öldürmeye mecbur kalıyordu?... Niçin?
Sevincin tarihi üzüntünün tarihi kadar karanlık. Sevinmeyi ve üzülmeyi yeniden öğrenmedikçe, ne sevincimizi taşıyabileceğiz ne üzüntümüzü. Sevinenin sevinci nerede? Başkasının gözyaşlarında mı! Üzülenin üzüntüsü nerede? Yakılıp yıkılan sokaklarda mı! “Ben dayanılmaz kahrımı ve üzüntümü yalnızca Allah’a şikayet ediyorum,” (Yusuf,86) demedikçe yatışmayacak kalbimiz. Olgunlukla süslemedikçe zaferlerimiz çirkinleşecek.
Reklam
Fakat unutmayın ki, bir taşımı bile kaybetmedim, diyorsanız, oyun başlamamış demektir.
Bisiklet sürmeyi öğretebilirim sana, cesaretin var mı? Yalnız düşmenin, öğrenmenin bir parçası olduğunu kabul etmeden başlayamayız derse. Öğrenmen gereken ilk şeyin, denge olduğu doğru değil. Öğrenmen gereken ilk şey, doğal olduğudur düşmenin. İlk ders bitmiştir düştüğünde. Canın yanacak ki, dengenin kıymetini anlayasın. Dizin kanayacak ki, dengenin şifalı kollarına teslim edesin kendini. Hem düşerek fiyatını öğrendin rüzgarın. Şimdi dengeni nasıl kuracağını öğrenebilirsin.
Herkes ölünce ardında bir şeyler bırakmalı , derdi dedem. Bir çocuk, bir kitap, bir tablo, inşa edilmiş bir ev veya duvar, yapılmış bir çift ayakkabı. Veya ekilmiş bir bahçe. Elinin bir şekilde dokunduğu bir şey, öldüğünde ruhunun gideceği bir yer olsun diye; böylece insanlar ektiğin o ağaca veya çiçeğe baktığında, sen orada olursun. Ne olduğu önemli değil, dokununca onu değiştirdiğin ve ellerini çektiğinde sana benzeyeceği bir şeye dönüştürdüğün sürece, derdi. Sadece çim biçen adamla bahçıvan arasındaki fark dokunuştadır, derdi. Çimleri biçen adam orada hiç olmamış gibidir; bahçıvansa bir ömür boyu orada olacak.
Sayfa 184Kitabı okudu
Sessizlik nasıl bu kadar gürültülü olabilirdi ?
Sayfa 252Kitabı okudu
Ama başka insanların yüzüne bakabilmek için ilk önce kendi yüzüme bakabilmeliyim. Çoğunluğa bağlı olmayan tek şey insanın vicdanıdır.
Sayfa 135Kitabı okudu
Reklam
"Bunu yeterince göstermiyorsun ama. Dahası sen artık hiçbir şey istemiyorsun. Senin yerine başkaları istiyor ve sen seni istemelerine bile sesini çıkarmıyorsun,bu bir suç. Sen nefret ettiğin bir şeye teslim oluyorsun ve bunun için kendi hayatını feda ediyorsun. Hayatını feda edeceksen neden inandığın bir şey için etmiyorsun? Kanını kendi düşüncelerin için feda etmek istiyorsan-et! Fakat neden yabancılar için feda etmek istiyorsun? Ferdinand unutma! Özgür kalmak için yeterince istekliysen karşındakiler kim olabilir,kötü kalpli deliler yalnızca! Sen özgür olmayı yeterince istemezsen işte o zaman seni ele geçirirler, o zaman deli sen olursun."
Hedonistler felsefenin merkezine koymuş mutluluğu, âşıklar sevdiklerinin gözlerinin içine, annem reçel kavanozlarının dibine...
Eğer sadece yaptığımız kötülükler nedeniyle düşman kazansaydık yaşam daha kolay olurdu. Bu durumda kimseye kötülük yapmazsanız her şey yolunda giderdi. Oysa yapılan iyilikler de insana düşman kazandırıyor. Hayatı zorlaştıran da asıl bu işte.
İnsan kabahatin kendinde olduğunu bilince, hakikatin zehri kendisine sıçramasın diye suçu, başının üstünden geçen kuşa bile atabilir.
453 öğeden 436 ile 450 arasındakiler gösteriliyor.