Sevincin tarihi üzüntünün tarihi kadar karanlık. Sevinmeyi ve üzülmeyi yeniden öğrenmedikçe, ne sevincimizi taşıyabileceğiz ne üzüntümüzü. Sevinenin sevinci nerede? Başkasının gözyaşlarında mı! Üzülenin üzüntüsü nerede? Yakılıp yıkılan sokaklarda mı! “Ben dayanılmaz kahrımı ve üzüntümü yalnızca Allah’a şikayet ediyorum,” (Yusuf,86) demedikçe yatışmayacak kalbimiz. Olgunlukla süslemedikçe zaferlerimiz çirkinleşecek.