Aynur

Aynur
@Birokur_o
Tenê mirovek im. (Sadece insanım) İyilik iyidir. Az çoktur.
diplomalı işsiz:)
lisans
Gaziantep
Evren, 1 March 1990
74 reader point
Joined on July 2020
80 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
16. Yüzyılda Anvers’de (Belçika) geçen ve yolları tesadüfen kesişen Yahudi bir genç kızla yaşlı bir Hristiyan ressam arasındaki dostluğu anlatan öykünün arka planında Hollanda’nın İspanyol yönetimine karşı isyanı vardır. Çocukken Hristiyanların şiddet eylemlerine hedef olan ve iyi yürekli bir asker tarafından kurtarılan Esther adlı Yahudi kız, bir
Hayatın Mucizeleri
Hayatın MucizeleriStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202214.4k okunma
Reklam
·
Not rated
Markiz, Papaza şöyle dedi: Tanrı, mutsuzluk doğuracak bir tek yasa koymamıştır ortaya. Ama, insanlar bir araya gelerek O'nun eserini bozmuslardır. Bizi uygarlık horluyor; doğaya kalsaydı bu kadar horlamazdı. Doğa bize vücutça birtakım ağrılar yüklemiştir, ki siz bunları hiç de yumuşatmamışsınız. Ama uygarlık bize öyle duygular yaratmış ki, siz de bunları boyuna aldatırsınız. Doğa güçsüz varlıkları boğar. Siz, onları sonsuz mutluluklar içine atabilmek icin, yaşamaya zorlarsınız... #balzac #otuzundakadin #okudumbitti
Honore de Balzac
Honore de Balzac
Otuzunda Kadın
Otuzunda Kadın
Otuzunda Kadın
Otuzunda KadınHonore de Balzac · Ema Kitap · 20182,147 okunma
352 syf.
·
Not rated
Ülkemiz Okyanusya olmasın!
3. Dünya Savaşı'ndan sonra dünya üç ayrı parçaya bölünmüştür. Okyanusya, Avrasya ve Doğu Asya. Olaylar distopik bir evren olan Okyanusya'da geçer. Dünyanın en büyük devleti olan Okyanusya günümüz Londra'sının yerine kurulmuştur. Okyanusya deyim yerinde ise tam bir korku imparatorluğudur. Ülkede yaşayan herkes, yönetim diktesinin
1984
1984George Orwell · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021166.6k okunma

Reader Follow Recommendations

See All
304 syf.
·
Not rated
"Bu kitap mürekkeple değil kanla yazılmıştır, yazarın kendi kanıyla." Nadia, Kuzey Irak'ta Sincar'ın küçük bir Ezidi köyü olan Koço'da doğup büyümüştür. Altı abisi ve iki ablası olan, yaşamını çobanlık ve çiftçilik yaparak sürdüren sıradan bir Ezidi ailesine mensuptur. Tek hayali okulu bitirdikten sonra bir kuaför salonu
Son Kız: Esaretimin Hikayesi ve IŞİD'le Mücadelem
Son Kız: Esaretimin Hikayesi ve IŞİD'le MücadelemNadia Murad · Epsilon Yayınevi · 2019683 okunma
208 syf.
·
Not rated
kitapların özgürce basılıp okunduğu bir dünya dileğiyle...
Fahrenheit 451 distopik bir bilim-kurgu romanı. Teknolojik olarak oldukça gelişmiş bir gelecekte yaşanıyor kitapta geçen olaylar. Televizyonlar birer küçük kutu gibi değil, aksine evlerin bütün duvarları dev birer ekran halindedir. Bu ekranlar insanları sürekli mutlu olmaya ve aşırı bir tüketim çılgınlığına sürüklemektedir. İnsanlara gerçek
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury · İthaki Yayınları · 202289.8k okunma
Reklam
198 syf.
·
Not rated
·
Read in 6 days
Tarık Akan, 1980 darbesi sonrası Almanya'da yaptığı bir konuşmada, "Birinci Kurtuluş Savaşı'nı kaybettik ikincisini kazanacağız." dediği iddiasıyla, Türkiye'ye geldiği gün havalimanında tutuklanır. Böylece uzun bir yargılama ve tutukluluk dönemi başlar. Savunmasında söylediklerinin çarpıtıldığını, Tercüman gazetesinin yalan ve yanlı haber yaptığını, yaptığı açıklamanın kültür emperyalizmi ile ilgili olduğunu söylemiştir. Götürüldüğü şubede iki metrekarelik hücrelerde yedi kişinin kaldığı insanlık dışı muamelelere şahit olmuştur. Siyasi şube, sorgulamalar, itilip kakılmalar, aşağılanmalar, soğuk hücreler, bitli-fareli koğuşlar, sağcılar- solcular, devrimciler, TKP'liler,TİKKO'cular... Dayanılmaz işkencelere maruz kalan gencecik çocuklar, ölüme bile korkmadan sloganlarla giden yiğitler... İskencede Filistin askısına asılanlar, kaburgaları kırılanlar, verilen elektriğin etkisiyle kan işeyenler... okurken bile dayanamıyor insan. Adalet sisteminin dipte olduğu o dönemde kendisi ve kendisi ile aynı kaderi paylaşan insanların, psikolojisini, çaresizliğini çok yalın ve etkileyici bir dille kaleme almış Tarık Akan. Ayrıca Yılmaz Güney'in Yol filminin serüvenine de yer vermiş. (Alıntı) " Korkumu, heyecanımı bir yana koysam bile bütün bu olup bitenleri kendime konduramıyordum. Burada böyle çaresizce oturmayı hazmedemiyordum. Kişiliğimle, onurumla oynanıyordu ve ben hiçbir şey yapamıyordum. Elindeki boş çay bardağını bile bir yere koyamayan zavallının biriydim. Ne kadar da âcizdim. Gözyaşlarımı kontrol edemedim. #okudumbitti #tarikakan #annekafamdabitvar
Anne Kafamda Bit Var
Anne Kafamda Bit VarTarık Akan · Can Yayınları · 20205.9k okunma
61 syf.
·
Not rated
İşinin aşığı ve "sıradan insan" olan Akakiy Akakiyeviç, ve kendisi kadar iyi çalışmayan ama "üstün insan" olan patronu ve iş arkadaşları arasindaki 'sınıfsal ayrımcılığı' çok iyi anlatan, Gogol'un 60 sayfalık uzun hikayesi(!) Hikayenin en çarpıcı yanı, fantastik bir sonla bitmesi... Çok zor sartlarda ve uzun süre sahip olmak istediği paltoya kavuşan Akakiy'den mutlusu yoktur. Ama bu mutluluk sadece bir gün sürmüş ve adeta aşk yaşadığı paltosunu o gece hırsızlara kaptırmıştır. Başvurduğu tüm kapılardan kovulmuş, "mühim insanlar" tarafından iyice azarlanmıştır. O gece kahrından ve soğuğun da etkisinden hayatını kaybeden Akakiy Akakiyeviç’in ruhu, ancak kendisini sıkı biçimde azarlayan “mühim adam”ın paltosunu aldığı zaman huzura kavuşmuştur. #NikolayVasilyevicGogol #palto #akakiyakakiyevic
Palto
PaltoNikolay Gogol · Kolektif Kitap · 201837.1k okunma
690 syf.
·
Not rated
Sonsuz bir empati gücüne sahip olan ve karşısındakilerin duygularını bükebilen insanlar! Kitabın ana kahramanlarından biri olan Laszlo, bu güce sahip yetenekli bir öğretmen. Kendisi gibi olduğunu fark ettiği, bu güce sahip olan iki değerli öğrencisini (Elijah ve Winter'i) bilinçli olmaları yönünde eğitiyor. Bu güçlerin farkına varan bir örgüt,bu çocukları ele geçirmek ve kendi istekleri dogrultusunda kullanmak ister. Ve olaya Darian da müdahil olur. Darian da tıpkı onlar kadar güçlü bir 'empat'tır. #adamfawer #olasiliksizinyazari #okudumbitti #empati
Empati
EmpatiAdam Fawer · April Yayıncılık · 201932.7k okunma
64 syf.
·
Not rated
"Sadece gülümsediğimi hatırlayın. Ne bir bedel ödüyorum, ne kendimi feda ediyorum, ne de şan ve şeref peşindeyim; merhamet göstermenizi sağlayacak hiçbir şeye sahip değilim ben. Susamıştım, yalvarmıştım size, içmem için kanımı verin bana diye. Zira bir meczubun susuzluğunu, kendi kanından başka ne giderebilir ki? Dilim tutulmuştu; açılan yaralarım aracılığıyla konuşmayı istedim sizlerle. Günlerinizde ve gecelerinizde tutsak edildim, daha iyi gündüzler ve geceler için bir kapı aradım." Yenilgi, Yenilgim, Benim ölmez cesaretim, Sen ve ben, birlikte güleceğiz kasırgayla, Ve ikimiz, mezarlar kazacağız içimizde ölenler için, Şevkle tutunacağız güneşe, Tehlikeli olacağız! #halilcibran #meczup #türkiyeişbankasıkültüryayınları #okudumbitti #kitaplarisevin
Meczup
MeczupHalil Cibran · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202117.9k okunma
55 syf.
·
Not rated
Ermiş El Mustafa, on iki yıl yaşadığı Orphalese kentinden ayrılma günü geldiğinde, kendisini doğduğu adaya götürecek olan gemisini beklemek için, kent surlarının dışındaki tepeye tırmanarak denize doğru baktı ve gemisini gördü. Gitmeden önce Orphalese halkının sorularını hayat dersi mahiyetinde felsefî bir bakış açısıyla cevapladı. --"Sözlerim ağır bir yük gibi çökse de yüreğinize, şunu söyleyeceğim: öldürülenin hiç sorumluluğu yok değildir öldürülmesinde, soyulanın hiç bir suçu yok değildir soyulmasında. Evet, suçlu mağdurun kurbanıdır çoğunlukla. --"Eğer varsa aranızda sadakatsiz kadını yargılayacak olan, kocasının yüreğini de tartsın terazide. İnciteni kınayacak olan varsa, incinenin de ruhuna baksın. --"Ve siz adil olmaya özenen yargıçlar. Cismen namuslu ama ruhen hırsız olana ne hüküm verirsiniz? Cismen katleden ama ruhen maktul olana ne ceza kesersiniz? --Ve tahtından indirmek istediğiniz bir despotsa söz konusu olan, önce onun içinizde kurulu tahtını ortadan kaldırın. Bir zorba özgür ve gururlu olanlara nasıl hükmedebilir, eğer onların kendi özgürlüklerinde zorbalık, kendi gururlarında bir utanç yoksa? #ermis #halilcibran #okudumbitti #hayatfelsefesi
Ermiş
ErmişHalil Cibran · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202370.8k okunma
Reklam
56 syf.
·
Not rated
Ermiş kitabının devamı niteliğinde olan Ermişin Bahçesi Halil Cibran'ın eşsiz bir eseri. On iki yılını geçirdiği Orphalese kentinden ayrılan El Mustafa, doğduğu adaya, annesiyle babasının ebedi uykularına yattıkları bahçeye döner. Uzun bir aradan sonra müritleriyle bir araya gelmiştir. Onlara ayrılıktan, ölümden, yalnızlıktan, tanrıdan, insanla insanı, insanla doğayı birleştiren bağlardan söz eder. Sözlerinde yine mutlu ve aydınlık bir hayatın sırları gizlidir. ...Evet, bütün bunlara ve başkalarına da rastlayacaksınız; koltuk değneği satan kötürümlere, ayna satan körlere de. Tapınağın kapısında dilenen zenginlere de rastlayacaksınız. ...Topallara çevikliğinizden, körlere de görüşünüzden verin. Zengin dilencilere de kendinizden vermek için uyanık olun; hepsinden daha muhtaç olanlar bunlardır. Çünkü sahip olduğu bütün mala mülke rağmen, gerçekten yoksul olmayan sadaka için avuç açmaz. _ "Güzelliğin olmadığı yerde sadece hiçlik vardır." #halilcibran #ermisinbahcesi #okudumbitti #isbankasiyayinlari
Ermişin Bahçesi
Ermişin BahçesiHalil Cibran · İş Bankası Kültür Yayınları · 202114.8k okunma
358 syf.
·
Not rated
Bağımsızlığını kazanmak için dağlara sığınan toplumun hikâyesi,özgür yaşamak isteyen insanların hikâyesidir Baz ve Kevok'un hikâyesi. Kevok(güvercin), ülkesinin dilini, kültürünü,stranlarını özleyen asi,cesur ve hırçın, dağların kızı... Baz(şahin), dağlar ülkesinden koparılan, ailesinden, atalarından ve ülkesinden bihaber tek başına yaşama tutunan dağların Şahini... Kaderin aynı coğrafyada, aşk oyunu ile hayatlarını birleştirdiği iki güzel yürek... Zaman her nesneyi değiştirdi ama insan hiç değişmedi;insanın nefreti, öfkesi,kan dökme arzusu hep aynı kaldı. İnsanlığın sorgulandığı bu muhteşem eser sosyal mesajlar vermektedir. Her okuyanın vicdanını sızlatan kendi içinde muhasebe yapmasına sebebiyet veren güzel bir roman. Kanla, zorla,kaba kuvvet ile hiçbir şeyin yapılamayacağını insanın özgürlüğe olan düşkünlüğünün anlatıldığı harika bir eser... Coğrafya istek değil kaderdir kimse kaderinden ötürü suçlanamaz... #mehmeduzun #askgibiaydinlikolumgibikaranlik #kevok #okudumbitti
Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık (Cep Boy)
Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık (Cep Boy)Mehmed Uzun · İthaki Yayınları · 20179.6k okunma
80 syf.
·
Not rated
Kudüs'ün inatçı ve dönek halkı, ettiği yemini unutup, Amon'un putlarına kanlı armağanlarını getirmiş, tütsü yakarak günaha girmeleri yetmezmiş gibi, Süleyman Mabedi'ne Baal putunu koymuş, kutsal mekan tütsü ve kan kokuncaya kadar, yerleri kurban kanına bulamışlardı. Tanrı kendisiyle alay edildiğini görünce, çok öfkelendi. Bir gök gürlemesiyle
Rahel Tanrı’yla Hesaplaşıyor
Rahel Tanrı’yla HesaplaşıyorStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202119.7k okunma
212 syf.
·
Not rated
Uruguaylı Juan Perez, Faslı İbrâhim, Japon Yoriko, İranlı Rıza, İspanyol Garcia gibi Stockholm'de yaşayan politik bir mülteci Sami Baran. Çocukluğunda babasından gördüğü şiddet, çok sevdiği kızın gözlerinin önündeki feci ve haksız ölümü, mülteciliğin sürekli hatırlattığı aidiyet duygusu, aile özlemi, sürgün hayat Sami'yi bir hastanenin psikoloji servisine hapseder. Gördüğü varsanılar ve sanrıları gittikçe artan Sami, gerçeklik algısını neredeyse yitirme noktasına gelir. Tesadüf bu ya, hastanede, kendi ülkesinde iken siyasi darbe adı altında ona ve diğer siyasi tutuklulara dayanılmaz işkenceler ve acılar çektiren dönemin bakanı ile yolları kesişir. Bakan eskisi kadar heybetli ve ürkütücü değildir ve savunmasız bir çocuk gibi onun avuçlarındadır artık. Sami: İstediğimi yapabilirdim ona, bana yaşattıklarının hesabını misliyle sorabilirdim, ama şu Kuzey ülkesinde benimle aynı dili konuşan tek insan o. İkimiz de sürgünüz, ikimiz de yabancıyız. Bir insan ölümüne nefret ettiği bir insanı nasıl olur da merak eder? Nasıl olur da ona acır? Öldürmek ile affetmek arasındaki o İnce çizgide kalan Sami, nasıl bir karar verecek? "Ben de ülkemden nefret ederek ayrılmıştım ama aradan geçen onca yıldan sonra anlıyordum ki, hiç kimsenin toprağından tamamen kopmasına imkan yoktu. Ağaçlar, bitkiler gibi o toprağa dikilmiştik. Sürgünün en kötü yanı da buydu. Doğaya aykırıydı sürgün. Bu yüzden hepimiz perişan olmaya yazgılıydık. Mutlu sürgün yoktu ve olamazdı. (alıntı) #okudumbitti #birkedibiradambirolum #zulfulivaneli
Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm
Bir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 202123.9k okunma
484 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Serenad, kirli iktidar oyunlarının, acılar, yıkımlar, soykırımlar yaşayan insanların, kavuşamayan isim değiştiren, hatta yetmezmiş gibi din ve uyruk değiştirmek zorunda bırakılan insanların, gökyüzünde uçan kuşları kurtuluşunun habercisi sanan masum kadınların; kardeş kıyımı Mavi Alay'ın, utancın yüzü Ermeni Soykırımı'nın, insanlığın yüz karası
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2015137k okunma
160 syf.
·
Not rated
Merhamet zulmün merhemi olamaz!.. Adı gibi insanı huzursuz eden, vicdanını, insanlığını sorgulatan muazzam bir Livaneli eseri. Bir kitabın beni bu denli etkileyebileceğini düşünmemiştim hiç. Bir insanın çoğunluğun inandığı dine inanmıyor diye öldürülmesi mi gerekir? Sekiz yaşındaki bir kız çocuğu kaç para eder, ve en fazla kaç kişi sahip olabilir
Huzursuzluk
HuzursuzlukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201799.9k okunma
Reklam
392 syf.
·
Not rated
·
Read in 38 days
Mutluluk bile haddini aşarsa âzap olur. Van Gölü yakınlarındaki küçük bir köyde yaşayan ve şeyh olan amcası tarafından tecavüze uğrayan,17 yaşındaki Meryem... Harward mezunu, asla babası gibi olmak istemeyen, tek istediği şan, şöhret, para ve şatafatlı bir hayat olan, tüm bunlara sahip olduktan sonra, istediği hayatın bu olmadığına karar verip,
Mutluluk
MutlulukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 202036.3k okunma
196 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Ada halkı, yeryüzü cenneti dedikleri adada huzurlu, sakin ve dingin bir hayat sürüyordu.Ada onlar için en iyi saklanan sırdı. Ta ki ihtilâl döneminden emekli bir devlet başkanı gelip yerleşene kadar. Doğayı, insanları, hayvanları kısacası kendinden başka kimseyi sevmeyen egoist bir adam. Yazarın deyimiyle ütopya tam bir distopyaya dönüşür. Başkan adaya yavaş yavaş hükmetmeye başlar. Ada sakinlerini, çoğunluğun seçimiyle kanlı bir savaşa sürükler. Önce adanın en eski yerlileri olan martılara savaş açar. Martı nüfusunun azalmasıyla, adayı yılanlar basar. Yılanlarla mücadele etmek için tilkiler getirtilir. Tilkiler iyice üreyip çoğalınca da, adanın her yerine siyanürlü et bırakıp hayvanları vahşice katleder. Ekolojik dengenin bozulmasıyla felaketlerin önü alınamaz. Yazar; " Hiçbir şeyi protesto etmiyorduk, karşı çıkmıyorduk. “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın!” diyor ama yılanın bize de dokunacağını hesap edemiyorduk." Diyordu. Ada halkı sözde demokratik yollarla ellerinden alınan güzelliklere seyirci kalır. Başkan daha fazla ileri giderek son çözüm yolu olarak ormanları ateşe verir. Güzelim ada böylece yanıp kül olur. Başkan, Ada halkı, hayvanlar... kısacası herkes kaybeder. Bu çirkin oyunun bir tek kazananı vardır, Martılar! Onlarca kayıp veren ama direnişe asla son vermeyen Martılar..! “Yasak tanımaz rüzgar, zincir vurulmaz martıya, bir de insan kalbine." #livaneli #sonada #okudumbitti
Son Ada
Son AdaZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201351.5k okunma
128 syf.
·
Not rated
Darülelhan'ın (konservatuarın) alaturka kısmında ud eğitimi alan Neriman, mensup olmakla iftihar ettiği Doğu kültürünü çok seven babası Faiz Bey'le, on beş yaşından beri Fatih semtinde oturmaktadır. Yine bu semtte tanıştığı, babasına çok benzeyen ve Darülelhan'da kemençe eğitimi alan Şinasi ile yedi yıldır nişanlıdır. Bütün mahalle, tahammül sınırlarını zorlayan bu nişanlılık ilişkisinin evlilikle bitmesini beklemektedir. Ancak Darülelhan'da tanıştığı Macit, onun içinde yer etmiş Batılı bir hayat yaşama isteği uyandırır. Neriman Beyoğlu'nda, Harbiye'de yaşanan ışıltılı hayat tarzına imrenerek, yaşadığı evden, babasından, Şinasi'den, ve hatta doğuyu temsil ettiğini düşündüğü kendisinden bile nefret etmeye başlar. Babasıyla bir tartışmasında şark ver garbı şu şekilde tanımlar: Şarklıların kedileri, garplıların köpekleri niçin bu kadar sevdiğini anlıyorum. Hristiyan evlerinde köpek ve Müslüman evlerinde kedi bolluğu şundandı: Şarklılar kediye, garplılar köpeğe benziyorlar! Kedi yer, içer, yatar, uyur, doğurur; hayatı hep minder üstünde ve rüya içinde geçer; gözleri bazen uyanıkken bile rüya görüyormuş gibidir;lapacı, tembel ve hayalperest mahlûk, çalışmayı hiç sevmez. Köpek diri, çevik, atılgandır. İşe yarar; birçok işlere yarar. Uyurken bile uyanıktır. En küçük sesleri bile duyar, sıçrar, bağırır. #okudumbitti #fatihharbiye #peyamisafa
Fatih Harbiye
Fatih HarbiyePeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 202047.9k okunma
134 syf.
·
Not rated
İlk defa, bir kitap için yorum yazmakta zorlanıyorum. Sait Faik'in okuduğum ilk kitabı. Okurken yazarla birlikte adaları gezdim, denizi kokladım, doğaya yeşile minnet duydum, bir martının ölümüne üzüldüm, yalnızlığı iliklerime kadar hissettim, ve insansız bir dünyanın olamayacağını öğrendim. Yazar tam bir doğa aşığı. Bunu her hikâyesinde dibine kadar hissettiriyor. “Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama, çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak. Benden hikâyesi. ” der 'Son Kuşlar' hikâyesinde. Şöyle bir anı var: " Sait Faik'i yakından tanıdım ve sevdim. Bir sabah, tesadüfen Köprü altından eşimle beraber geçerken, onunla karşılaştık. Selamlaştık. Sait Faik'i ilk defa gören eşim: " Kim bu serseri, eşkıya kılıklı adam!" dedi. "Sait Faik." dedim. Gözlerine inanamadı. "Ne, o güzel hikayeleri yazan bu adam mı?" diye hayret etti." Kusura bakmayın hanımefendi, bizde adamlık kılık kıyafetle olmuyor!.. Her düşünceye inat, aslolan bir martının ölümüne ağıt yakmak isteyen gönüldür. #okudumbitti #saitfaikabasiyanik #sonkuslar
Son Kuşlar
Son KuşlarSait Faik Abasıyanık · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201913.6k okunma
238 syf.
·
Not rated
Kitap düş ile gerçekliği beraber sunan bir yapıya sahip fakat burada puslu olan düş değil gerçekliktir. Zira düşler zaten her daim pusludur, burada nitelendirilen pus sıfatını hak eden, kitabın içerisindeki gerçekliğin ta kendisidir. Allahım ben ne okudum dedirten bir kitap kesinlikle :) Kitabın girizgâhı şöyledir: “Ulema, cühela ve ehli dubara; ehli namus, ehli işret ve erbab-ı livata rivayet ve ilan, hikâyet ve beyan etmişlerdir ki, kun-ı Kâinattan 7079, İsa Mesih’ten 1681 ve Hicretten dahi 1092 yıl sonra, adına Kostantiniye derler tarrakası meşhur bir kent vardı.” Olaylar bugünkü İstanbul olan Kostantiniye'de geçmektedir. Aslında olaylar, karakterler, yaşanan herşey kitabın kahramanı olan Uzun İhsan Efendi'nin düşlerinden ibaret. Uzun İhsan Efendi:"Gerçek olan biri beni düşlüyor. O gerçek, ben ise bir düş oluyorum. Düşünüyorum ama sadece ben var değilim, düşündüğüm için asıl sizler varsınız. Sizler benim zihnimdeki düşüncelerden ibaretsiniz." der. Astsal seyahete çıkarak uyuduğu yerde dünyayı gezerek, tüm gördüklerini not edip "Puslu Kıtalar Atlası" adında bir eser yazan Uzun İhsan,eserinde oğlu Bünyamin'e şu dizeleri yazar: "Sevgili oğlum seni sevmek, sarılmak,öpmek ve başını okşamak isterdim ama düşlere dokunmak mümkün olabilir mi? Sana izin veriyorum, git. Git ve benim göremediklerimi gör, benim dokunamadıklarıma dokun, sevemediklerimi sev ve hatta, bu babanın çekmeye cesaret edemediği acıları çek. Dünyadan ve onun bin bir halinden korkma. Hoşçakal oğlum, hoşçakal benim sevgili biricik düşüm." #okudumbitti #puslukitalaratlasi #ihsanoktayanar
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048.5k okunma
224 syf.
·
Not rated
...Hukuki ve siyasi bir çözümlemedeyse iktidara karşı koymanın, onu meşrulaştırmaya yarayan, zaten iktidarın bir parçası olan hukuk aracılığı ile sağlanamayacağına yönelik bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Josef K. bir hukuk devletinde yaşadığını vurgular ve suçunu kabul etmez ve suçsuzluğunu mahkemeye çıkarak, avukat tutarak ispatlayabileceğini düşünür. Ancak karşısında öyle bir sistem vardır ki, romanın sonunda kendi kendisine sorduğu gibi “ne yargıcın ne de yüksek mahkemenin nerede olduğunu” bile öğrenemez. Tuttuğu avukat ise, bir dilekçe bile yazamayacak durumdadır. Josef K. hukuki yolları kullanarak kendini kurtaramamıştır. Toplum ise sosyolojik bir çözümleme yapamayacak kadar farkındalık dışıdır. (Çok tanıdık gelmedi mi?) #franzkafka #dava #okudumbitti
Dava
DavaFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202153.6k okunma
Reklam
112 syf.
·
Not rated
·
Liked
Kafka okunması ve anlaması çok da kolay olmayan bir yazar. Bunun iyi okur ya da kötü okur olmakla ilgisi yoktur. Kafka Kafka'dır çünkü:) Kafka 1919'da tanıştığı Julie adında Yahudi bir kızla nişanlanır. Aynı yıl bu izdivaca karşı çıkan babası Herman Kafka'ya bir mektup yazar. Babaya Mektup, yayımlanmak amacıyla değil, Kafka'nın babasıyla ilgili, çocukluğundan bu yana hissettiklerini, duygularını ve düşüncelerini kaleme alıp, hiç göndermediği bir mektuptur aslında. Çocukken yaşanan travmaların, yapılan her hareketin, hatta söylenen tek bir kelimenin bile, bir çocuğun tüm yaşamına yön verebileceğini göreceksiniz bu kitapta. Çocukluğun en önemli kahramanı olan 'Baba', çocuğu bir 'hiç'miş gibi hissettirebilir. Ya da dünyanın hakimi imiş gibi hissettirebilir. Kafka'nın hayatı boyunca yaşadığı özgüven yetersizliğinin, suçluluk duygusunun ve düzensiz hayatının temelinde babası ile olan iliskisi yatmaktadır. Bunu şu cümlelerle açıklıyor: Beni neredeyse hiç dövmediğin doğrudur. Ama asılmak üzere olan bir adam düşün. Adam asılır ve ölür, hepsi bu kadar. Ancak bir de o adamı, asılması için yapılan tüm hazırlıkları izlemeye zorla. Ve tam ilmek boğazına geçirildiğinde ona cezasının ertelendiğini söyle, bu şekilde geri kalan hayatı boyunca o adama eziyet edebilirsin. #franzkafka #babayamektup #okudumbitti #canyayinlari
Babaya Mektup
Babaya MektupFranz Kafka · Can Yayınları · 201940.7k okunma
168 syf.
·
Not rated
Habeşistan'dan çocukken alınıp, dayanılmaz acılarla organları alınıp hadım edilen bir harem ağasının ağzından anlatılmaktadır hikaye. Ağa kendisine yaptığı her türlü hakarete ve çirkin muameleye rağmen "Efendim" dediği padişah ile arasındaki köle-efendi ilişkisini muazzam bir dille aktarmaktadır. Roman aslında tarihi gibi görünse de,
Engereğin Gözü
Engereğin GözüZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201916.4k okunma
96 syf.
·
Not rated
Martı Jonathan Livingston, mücadelesiyle, hırsıyla ve başarma arzusuyla sürüsünden ayrılan nadir bir martıdır. Sürünün koyduğu kurallarla değil, kendi kurallarıyla sıradan yaşamına meydan okuyor. İnsanların attığı artık bayat ekmeklerle doymayı reddediyor ve en lezzetli balıkları hakettiğini düşünüyor. Boyun eğmeyen gururlu ve onurlu bir martı Jonathan Yoldaş:) En güzel yönü de bencil olmaması ve tüm sürünün kendisi gibi güzel yaşamasını istemesi. Aynı zamanda da komünist bu arkadaş:) Jonathan istediği hayat için günlerce farklı uçma teknikleri geliştirir ve başarır. Öğrendiklerini bir kaç arkadaşına da öğretir, ve onlar da kendi arkadaşlarına. Tabi görüş ayrılığı yaşaması ve kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle sürüden uzaklaştırılır. Dağlar ardında tek başına yaşamaya mahkûm edilir. Ama gel görelim ki, Jonathan martıların onun gibi mücadeleci olmasını, çalışmaktan vazgeçmemelerini isterken, onlar zamanla Jonathan'ı ilahlaştırır ve çalışıp başarmak yerine tapınmayı tercih ederler. Çünkü böylesi her zaman daha kolaydır! Hayvanlar dünyası aracılığıyla insanlara verilmek istenen mesajlar muazzam #okudumbitti #martijonathanlivingston #richardback #coksevdimsenimartijonathan
Martı Jonathan Livingston
Martı Jonathan LivingstonRichard Bach · Epsilon Yayınları · 201167.4k okunma
330 syf.
·
Not rated
·
Liked
Ahmet Aslan ve Mehmet Aslan ikisi de mühendis olan iki kardeştir. Aynı zamanda da ikizdirler. Bir trafik kazasında ailesini kaybeden kardeşleri nene ve dedeleri büyütür. Üniversite eğitimi bitince Ahmet Rusya'da bir inşaat şirketinde işe başlar. Zamanla kardeşi Mehmet'i de yanına alır. Mehmet Olga adında genç bir kıza deliler gibi aşık olunca, başı belaya girecek ve hayatı içinden çıkılmaz bir hâl alacaktır. Tam bir buçuk yıl, ne bir insan yüzü, ne bir damla güneş ışığı olmadan, ne de bir insan sesi duymadan,saçı sakalı birbirine girmiş, adını bile unutmuş bir vaziyette, zindanda unutulması çok trajik... O satırları okurken istemsizce empati yapıyor insan ve ruhu daralıyor. "Ben olsam ne yapardım." demeden geçemiyor insan. Ahmet aylarca, yıllarca kardeşini arar. Ama hiç bir haber alamayarak İstanbul'da Podima adında bir kasabaya yerleşir. Ahmet çok takıntılı bir insandır. Evine kimseyi almaz, kolay kolay kimseyle iletişim kurmaz ve hiç kimseye dokunamaz. Tek arkadaşları kasabada oturan komşuları Ali ve Arzu çifçidir. Arzu bir parti sonrası evinde ölü bulununca, cinayetle ilgili araştırma yapmak üzere evine gelen gazeteci bir kızla yolları kesişir Ahmet'in. Evine kimseyi almayan adam bu kıza karşı çok farklı duygular besler ve onu evinde günlerce misafir eder. Gazeteci kız cinayetle ilgili bilgi toplamayı umarken, çok tuhaf bir hikaye dinlerken bulur kendini. Bu hikaye Ahmet'in deyimiyle "Kardesimin Hikayesi'dir." Ama aslında hiç birşey anlatıldığı gibi değildir. Olaylar aynı ama karakterler farklıdır. Ahmet aslında Mehmet'tir. :( #kardesiminhikayesi #okudumbitti #zulfulivaneli
Kardeşimin Hikayesi
Kardeşimin HikayesiZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2019105.7k okunma