Kendimize dair gerçekleri ancak rüyalarımızda bulabilirmişiz. Çoğu insanın özgür olmak istemediğini söylüyor. Çünkü özgürlük sorumluluğu getiriyor ve insanların çoğu sorumluluktan korkuyor.
Dedikodu. Dedikodu canlıydı. Yalnızca ağızdan ağıza dolaşan bir şey değildi. Canlıydı. Hikayeler havada at sinekleri gibi vızıldayarak dönüp duruyor, lağım kokularının ve teker seslerinin arasında süzülüyordu.
Öyle. Bin dokuz yüz on dokuzdaki Versailles Antlaşması nasıl Hitler’in bin dokuz yüz otuz üçte başa geçmesinin önünü açtıysa senin vereceğim yanlış kararlar da gelecekte yakanı bırakmaz. Yani şu anda yaşadığımız her anın bedelini gelecekte öderiz. Tek bir yanlış dönemeçte kendini kaybolmuş bulabilirsin. Şu anda yaptığın hiçbir şey buhar olup uçmaz. Gelip seni bulur. Hiçbir şey yanına kâr kalmaz.
Avucundaydım, biliyordu. Elinden canlı kurtulmamın imkanı yoktu. Olsa bile, kalmak daha kolaydı. İnsanı rahat ettiren bir yanı vardı kalmanın; sigorta gibi bir şeydi.