Ruhunun bulandığı kanı,
en saf ruhlu su bile temizleyemez.
Kendine açtığın derin yaralarını,
suyun anlayışı bile silemez.
Bir karmaşayla çevrelenmiş aklını,
yolunu bulabilen su bile çözemez.
Korkunun ezgisiyle donatılmış bakışlarını,
suyun sakinliği bile söndüremez.
Karanlık suların içindeki yuvanı,
aydınlık öyle kolayca yenemez.
Gökyüzü, denizindeki yıldızların ışıltısını
her zaman pusulan olarak belirleyemez.
Yüzmek için kaldırdığın kollarını,
her hırçın dalga kabul edemez.
Yaralarını temizleyen su perisinin ağıtlarını,
karanlık sulardaki yaratıklar bile dinleyemez.
-ʚїɞ
Tüm yara izlerinin hikayelerini bilmek istiyorum.
Anlatmadığın her bir yaranı deşmek, içine sızmak istiyorum.
Yaralarının bir parçası haline gelip, içinde büyümek istiyorum.
İz kalmak istiyorum.
Yanlış anlama sakın,şifa olmak değil isteğim.
Aksine ben yaranın kendisi olmak istiyorum.
Çünkü biliyorum, yaranın izi şifadan daha kalıcı.
Katili bekleyen intikam, şifacıya duyulan minnetten daha yanıcı.
Bu yüzden görmek istiyorum tüm yaralarını,
açıp içinde büyüyeceğim acılarının.
Korkma geçti,
bir mücevher gibi parlatacağım çirkin yaralarını.
Göster bana,
her bir yaranı toprağı yapmak için bekleyen zehirli çiçeğine.
-ʚїɞ
Değişik renklerdeki zambaklar gibi,
karışık bir ruh hali çevreliyor tüm bedenimi.
Rengime dair hiçbir fikrim yok sanki,
dönüp durmaktan kendi zihnimde…
kan kırmızısıyımdır belki ?
Yüzünü güneşe dönen ayçiçekleri gibi,
ışığı arıyor,yakararak dile getiriyorum isteğimi
Gökyüzündeki yıldızlar kaçmış sanki,
geceyi kalbime sardığımda…
dualarım yıldızları yutmuştur belki ?
Dikenli hançerlere sahip güller gibi,
koruyorum dikenli sözlerle kendimi.
Yanımda durmuyor kimse sanki,
sözleri bir silah misali kuşandığımda…
dikenler onları kesmiştir belki ?
Ancak ölünce kokan papatyalar gibi,
koparıyorlar kalbimi anlamak için değerimi.
Acı üzerime gelirken yaşıyorum sanki,
bilinmez olan değerim ortaya çıktığında…
ben çoktan ölmüş olurum belki ?
-ʚїɞ
Doğmak istediği onca dünya arasında,
evren onu sisli bir diyarda doğurmuş.
Onu sıcak tutan örtüsü,
geleceğe beslediği umudun hayalleri olmuş.
Koşmak istediği onca diyar arasında,
evren onu derin sulara koymuş,
Derin suların içinde onun küçüklüğü,
dayanamamış sonsuz hedeflerde boğulmuş.
Sahip olmak istediği onca güç arasında,
evren göğüsüne kocaman bir kalp koymuş.
Başkalarının hislerinin sönüklüğü
üzmüş onu, kalbini kesip herkese sunmuş.
Ölmek istediği onca yer arasında,
kader ona zihnini layık görmüş.
Diledikçe, istedikçe, her düşünüşünde,
arzuları onun katili olmuş.
-ʚїɞ
Ağlamaması gerektiğini bildiği için,
uzanıyor siyah maskarasına.
Savaşacak gücü kalmadığından belki,
sarınıyor en ağır kalkanlarına.
Zihnini açık tutmayı sevdiği için,
sürmüyor içkileri dudaklarına.
Kendi askerine bile güvenmediğinden belki,
bardaktaki zehrin varlığından emin değil asla.
Onu kalbinin her zerresinden sildiği için,
gerek duymuyor bakmayı derin yaralarına.
Şifası çoktan tükendiğinden belki,
ihtayacı var artık toprağın sıcak sarılışına.
O evi terk etmeyi sonunda başarabildiği için,
kendini adıyor yeni başlangıçlarına.
Kuleye hapsolmuş bir ruh olduğundan belki,
kaçtığını sandığı her an dönüyor karanlığına.
İki satır genç kızın inançları adına,
kalan iki satır da savaşçı prenses uğruna.
Gel gör ki, saat geç olduğunda hikayeleri, dans eder birbirine karışırcasına.
-ʚїɞ
Kim olduğunu bilmeden geçen bir ömür gibi,
saf boşluktan ibaret içim.
Yeterli pamuğu olanlar için,
içi doldurulabilecek bir bez bebeğim.
Geri dönülemeyecek bir yol gibi,
yakın ama ürpertici geçmişim.
Karanlıkta olanlar için,
sadece geleceği çalınabilecek bir hiçim.
Çaresiz gözyaşlarının merhameti gibi,
elimde olmadan kayıp gidiyor her şeyim.
Becerikli hırsızlar için,
elde edilecek bir hedeften ibaretim.
-ʚїɞ