Karanlığın dizginsiz kuvveti önce zamanı yok etti. Bir dakika bir aya ya da yıla dönüşmüştü, daha öteye gidilmiyordu. Bu kez zamanla birlikte mekan da ortadan kalkmıştı. Birkaç metre kare sonsuz bir boşluğa dönüştü. Zaman ve mekanla birlikte insan iradesi ve varlığı da yok olurdu ama korkum yok olmak değildi… Korkum var olmamaktı. İnsanlığı bu korkunun içerisine sığdırabilecek fikirlere ve düşlere kapılıyordum. Belki de gerçekten en büyük korkumuz buydu; Var olmamak.
İnsanın sahip olduğu bir önceki meta ile bir sonraki arasında hiçbir fark yok, ardını bırakamadığı para, eşya, bir insan ya da bir iskambil kağıdı olabilir. Hepsinin temelinde tatmin yatar fakat ölümün olduğu bir yaşamda tatmin var olamaz.