Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gülcan ÖZTÜRK

-Gözünü kapayan, yalnız kendine gündüzü gece yapar.- Asa-yı Musa - 113
Reklam
"Başını kaldır, kendini tanıttırmak isteyen faal ve kudretli bir zâtın hârika işlerine bak! Sen başıboş olmadığın gibi, bu hâdiseler de başıboş olamazlar. Her birisi çok hikmetli vazifeler peşinde koşturuluyorlar. Bir Müdebbir-i Hakîm tarafından istihdam olunuyorlar."
"Atılmış pamuk gibi bu camid, şuursuz bulut elbette bizleri bilmez ve bize acıyıp imdadımıza kendi kendine koşmaz ve emirsiz meydana çıkmaz ve gizlenmez; belki gayet kadîr ve rahîm bir kumandanın emriyle hareket eder ki, bir iz bırakmadan gizlenir ve def'aten meydana çıkar, iş başına geçer ve gayet faal ve müteâl ve gayet cilveli ve haşmetli bir sultanın fermanıyla ve kuvvetiyle vakit be-vakit cevv âlemini doldurup boşaltır ve mütemadiyen hikmetle yazar ve paydos ile bozar tahtasına ve mahv ve isbat levhasına ve haşir ve kıyamet suretine çevirir ve gayet lütufkâr ve ihsanperver ve gayet keremkâr ve rububiyetperver bir hâkim-i müdebbirin tedbiriyle rüzgâra biner ve dağlar gibi yağmur hazinelerini bindirir, muhtaç olan yerlere yetişir. Güya onlara acıyıp ağlayarak göz yaşlarıyla onları çiçeklerle güldürür, güneşin şiddet-i ateşini serinlendirir ve sünger gibi bahçelerine su serper ve zemin yüzünü yıkar, temizler."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bugün çocuk eğitiminde en fazla yaptığımız yanlış bu noktadır Biz çocuklarımıza namazı, orucu, tesettürü uygulamak istiyo ruz; elbette bunu yapacağız ama bunun yolu aynen Ummu Su leym'in yaptığı gibi, peygamber sevgisi ile başlar. Biz çocukları miza peygamber sevgisini öğretelim; Muhammed (sas) deyince, yürekleri ürperecek çocuklar yetiştirelim, sahâbenin sevdası ile yürekleri yanan çocuklar yetiştirelim; bakalum namazlar aksıyor mu? Bakalım tesettüre karşı hålen mesafe var mı? Asıl mesele; Allah'ı, Resûlü'nü ve O'nun dostlarını sevmek ve sevdirebilmektir. Çünkü seven sevdiğine benzer, seven sevdi ginin yolunda yürümeye çalışır, seven sevdiğinin sevdiklerini de sever. Hz. Peygamberi (sas) gerçek manada sevmeyen: "Gö zümün nuru namaz" sözünü nasıl anlasın? Eğer bir insan peygamberi gerçek manada severse, namaza peygamberin göz lerinin nuru olarak bakar. Her namaz, artık o insan için farklı bir değer kazanır, Allah ile buluşma, her namaz bir miraç her namaz peygamberin gözünün nuruna dokunma olarak anla şılır... İşte Ümmü Süleym validemiz bunu çok iyi fark etmiş, o kendisini istemeye gelenlere hep, şimdi değil, şimdi benim işim var. şimdi ben çocuklarımla meşgulüm demişti.
Reklam
Ama biz Ümmü Süleym validemizi, en temel vasfı ve özelliği üzerinden anlamaya çalışacağız. Kuşkusuz, Ümmü Süleym'in en önemli vasfı, hayat çizgisinin hiç sarsılmadan istikamet ile yürümesinin en önemli vesilesi, şimdilerde bizlerin her geçen gün biraz daha yıprattığı, istenilen oranda tesis edemediği ama bir Müslüman'da olmazsa olmaz
defalarca okusam hayretim baki kalır . Bu Ömer adaletin sembolü olan Ömer...
Iman, Kur'an ve Zafer Evi Artık Said için de Fatima için de yepyeni ve zorlu bir hayat başlıyordu. Çünkü iman o günler pahalıydı, iman o günlerde elde taşınması gereken kızgın bir kordu, iman o günlerde yoluna birçok şeyin feda edilmesi gereken önemli bir değerdi. Said ve hanımı Fâtima her iman sahibi gibi o günler iman larını
"Kimin için Allah var, ona herşey var. Ve kimin için yoksa, herşey ona yoktur, hiçtir." Elhasıl: Nasılki iman, ölüm vaktinde insanı idam-i ebediden kurtarıyor; öyle de, herkesin hususi dünyasını dahi idamdan ve hiçlik karanlıklarından kurtarıyor. Ve küfür ise, hususan küfr-ü mutlak olsa: hem o insani, hem hususi dünyasını ölümle idam edip manevi ce hennem zulmetlerine atar, hayatının lezzetlerini acı zehirlere çevirir. Hayat-ı dünyeviyeyi âhiretine tercih edenlerin kulakları çınlasın. Gel sinler, buna ya bir çare bulsunlar veya imana girsinler, bu dehşetli hasárattan kurtulsunlar!...
-Görmüyor musun? Uyurken bazı şeyleri rüyada görü yorsun ve varlığına inanıyorsun ve bir takım halleri tasavvur ediyorsun. Onlarda hakikat ve istikrar bulunduğunu kabul ediyorsun. Uykudayken onların hakikatından bir şüpheye düş müyorsun. Uyandığında itikat ettiğin ve tasavvur ettiğin bu şeylerin hiç birinin aslı ve temeli olmadığını farkediyorsun, Nereden biliyorsun ki duyuların ve aklın ile inandığın bütün bilgilerin belki de sadece içinde bulunduğun hale bağlı ola rak doğrudur. Mümkündür ki, sana bir başka hal peyda olur da o halin durumu uyanıklığın uykuya olan durumu gibi olur. Uyanık halin uykudaki gibi olur. Bu hal sana geldiğinde akıl yoluyla vehmettiğin her şeyin ashı olmayan bir takım hayal ibaret olduğunu göreceksin. Yahut bu gelecek hal so filerin içinde bulundukları bir haldir. Çünkü onlar duyu or ganlarının etkilerinden sıyrıldıklarından akıl yoluyla çözül 'mesi mümkün olmayan halleri yaşadıklarını söylerler. Belki de sonradan gelecek hal ölüm halidir. Zira Peygamber Efen dimiz bir hadis-i şeriflerinde: "İnsanlar uykudadır ölünce uyanırlar" buyurmuştur. Dünya hayatı ahirete nisbetle bir uyku gibi sayılabilir. (Bedihi: Delil ve isbata muhtaç olmayacak derecede açık olan.)
Tanınmış bir bilim insani (bazıları bu kişinin Bertrand Russell olduğunu söyler) bir keresinde halka açık bir ast ronomi dersi verir. Derste dünyanın nasıl güneşin etrafın da döndüğünü, aynı şekilde güneşin de galaksimiz dedi ğimiz büyük bir yıldızlar topluluğunun merkezinde nasıl döndüğünü anlatır. Dersin sonunda, sınıfın arkalarında oturan ufak tefek yaşlı bir kadın ayağa kalkar ve şöyle söyler: "Bize söylediğin şey tamamen saçmalık. Çünkü dünya gerçekte dev bir kaplumbağanın sırtında duran düz bir tabakadır." Bunun üzerine bilim insanı mağrur bir gülümsemenin ardından "Peki, kaplumbağa neyin üzerin de duruyor?" diye sorar. "Genç adam, oldukça zekisin, hem de çok zeki" der yaşlı kadın. "Fakat her kaplumbağanın altında daima bir başka kaplumbağa var." Çoğu kişi evrenimizin sonsuz bir kaplumbağa kulesi olarak resmedilişini saçma bulacaktır; fakat bundan daha iyisini bildiğimizi neden düşünüyoruz? Evren hakkında ne biliyoruz ve nasıl biliyoruz? Evren nereden geldi ve nereye gidiyor? Evrenin bir başlangıcı var mı, eğer varsa o halde başlangıçtan önce ne oldu? Zamanın doğası nedir? Zamanın sonu gelecek mi? Zamanda geriye gide bilir miyiz? Kısmen olağanüstü yeni teknolojiler sayesin de yakın dönemde fizikte yapılan atılımlar, uzun süredir mevcut olan bu soruların bir kısmına bazı cevaplar öneriyor. Bir gün bu cevaplar bizler için dünyanın güneşin etrafında döndüğü kadar aşikâr ya da belki de kaplumbağa kulesi kadar saçma görünecek. Bunu yalnızca zaman (artık o neyse) gösterecek.
Reklam
Oysaki boş hayaller zararlıdır. İse verilmesi gereken çok değerli saaatler bu faydasız alışkanlıklar ile tüketiliyor.
Bir gücün bizim yandaşımız mı düşmanımız mı olduğunu nasıl bilebiliriz? Çok basit. Tembelliğe sebep olan psikolojik tüm güçler bize zarar verir, aksi yönde çalışan güçler ise bize fayda sağlar .
Satoacıların dediği gibi, ahlâkî çöküntü tembelliğe neden olur
Bedava olandan uzaklaştıran bir sistem...
Kır çiçekleri ve manzara seyretmenin önemli bir kusuru var, bedavalar, diye açıkladı. Doğa sevgisiyle fabrikalar çalışmaz. En azından alt sınıflarda doğa sevgisini kaldırmaya karar verildi.
209 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.