Yusuf Can

Yusuf Can
@CannYusuf
* Kitap en iyi arkadaşmış. İyi ki var. * söylemediğini anlayacak derttaş bir dost * biraz hüzün iyidir, kıymetini bilene.. * sabır, tevekkül, dua.. * yürekten sevgi, hasbi muhabbet.. * mangal sonrası su kenarında hoş bir çay sohbeti.
Yaratıcı'yı tanımlama anlamında dikkat çekici bir bakış
Bunu izleyen dinsel gelişmede, bu düşünce daha ileri boyutlara götürülerek insanın Tanrı'ya hiçbir olumlu nitelik yakıştıramama ilkesine ulaştırılmıştır. Tanrı'nın akıllı, güçlü, iyi olduğunu söylemek onun insan olduğunu söylemekle eş anlamlıdır. Yapabileceğim en son şey, Tanrı'nın olumsuz özelliklerini sayarak ne olmadığını, sınırlı, şefkatsiz ve adaletsiz olmadığını düşünebilmektir. Tanrı'nın 'ne olmadığına' ilişkin ne kadar çok şey bilirsem, Tanrı hakkında o denli çok şey öğrenebilirim.
Reklam
Fakat sadece bu zorluktan dolayı kadın eğer kocasını, diğer çocukları, yabancıları ve tüm insanları sevebiliyorsa, gerçekten seven anne olabilir. Sevmeyen kadınsa, çocuğu küçük olduğu sürece şefkatli bir anne olabilir ama seven anne olamaz. Burada ölçüt, çocuğun ayrılmasına gösterilen istek ve ayrıldıktan sonra sevmeyi sürdürebilmektir.
Annelerin büyük çoğunluğu "süt" verebilmektedir ama pek azı "bal"da ekleyebilir. Annenin bal verebilme yetisine sahip olabilmesi için sadece "iyi anne" olması yetmez, mutlu bir kişi de olmalıdır. Bu noktaya erişen annelerin sayısı pek yüksek değildir. Annenin çocuk üzerindeki etkisi pek abartılmış sayılmaz. Annenin yaşamaya olan tutkusu, huzursuzluğu gibi bulaşıcıdır. Her iki tutumda çocuğun tüm kişiliği üzerinde derin etkilere sahiptir. Gerçekten çocuklar - ve yetişkinler - arasında, sadece "süt" emenlerle "süt ve balı" beraberce alanları birbirinden ayırmak hiç de zor değildir.

Reader Follow Recommendations

See All
Çiçekleri sevdiğini söyleyen bir kadının çiçekleri sulamayı unuttuğunu görürsek, onun çiçek sevgisine inanmayız.
Söylemek iki türlü olur: Konuşarak ve susarak..
Reklam
Bu dünyada hayatta kalmanın tek yolu hayallerimizi, asla gerçekleştirmeden canlı tutmaktır çünkü hayalin gerçekleşmiş hali hiçbir zaman kafamızda canlandırdığımız kadar iyi olmaz.
Bana göre bir çocuğun sorularına karşılık olarak alabileceği cevapların en berbat ve en incitici olanı şudur: SEN DAHA ANLAMAZSIN! Böyle bir cevaba maruz kalan çocukların gözlerindeki üzüntü ve hayal kırıklığı ile birlikte tuhaf bir şaşkınlıkta görürsünüz. Bu, o an için dile getiremese de, "sorusunu sorabildiğim bir şeyin cevabını neden anlamayayım?" şaşkınlığıdır! Ve sorabildiği bu sorunun, onun aklının ve kalbinin anlayabileceği bir cevabı mutlaka vardır. Mesele, bizim o cevabı çocuğumuza verebilecek donanımda olup olmamamız meselesidir.
Neye maruz kalırsa kalsın susmaya zorlanan çocukta büyük sıkıntılar çıkar.
Gençlere itaat etmeyi öğrettiğimiz kadar, gerektiğinde isyan etmeyi de öğretmek zorundayız! Bu sebeple, başkalarına ve kendilerine zarar vermemek şartıyla, ailede ya da okuldaki eğitimin içinde KONTROLLÜ İTAATSİZLİK şeklinde kabaca ifade edeceğim bir kavramın kendisine yer edinmesi gerektiğini düşünüyorum.
Reklam
Çocuklarla her sorun yaşadığımızda, asıl unuttuğumuz ve hatırlamamız gereken şey; onların çocuk olduğu değil, bizim de bir zamanlar çocuk olduğumuz..!
Belki de aşk, bağlanmak değildi. Aslında hep bağlı olduğunu fark etmekti...
"Sakın kimseye kendini ezdirme" tek başına eksik bir öğüttür. Onu, "Ve sakın kimseyi ezme!" ile tamamlamalı..
İnsan sevmek ve sevilmek arasında bir tercih yapmak zorunda kalsa, bütün keder ve hüznüne rağmen, hiç düşünmeden, karşılıksız da olsa, sevmeyi seçmeli. Çünkü siz sevilmiyor olsanız, sizden bir şey eksik olmaz. Fakat sev(e)miyorsanız, kalbinize bir bakmalısınız; Acaba hâlâ orada duruyor mu?
Denizde bir şeyini yitiren için ümit; karaya vuran her bir dalgadır!
455 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.