Gelişmiş, uygar ülkelerde oyuncak çocuklara hayalleri güçlensin diye alınırken, geri kalan ülkelerde oyalansın diye verilir. Oyuncakları çocuklarına hayalleri büyüsün diye alan ülkeler dünya yönetiminde söz sahibi olurlarken, oyuncakların önemini anlayamayan, küçümseyen toplumlar onların kapılarında oyalanmaya mahkûmdur.
Hayatta yaptığımız her şeyi belli bir duyguyu yaşamak veya yaşamamak adına yaparız. Kısaca: Duygular hayattır ve çevremizdekilerle ilişkimizi belirler.
Eğitim almış olanların hepsi, milli düşünceyi geliştirmeye, milli ruhu uyandırmaya, milli iradeyi güçlendirmeye mecburdur. Köylülere, işçilere, halkın alt kesimlerine nasıl daha iyi bir konuma geleceklerini öğretiniz! Halkımıza var olmanın değerini bilmeyi, onu korumayı öğretiniz! Halkımızı, her işi zamanında yapmaya, disiplinli, düzenli çalışmaya alıştırınız! Yalnızca kendisinin değil, başkalarının hukukunu da gözetmesini öğretiniz! Unutmayınız ki, halkın cehaleti, kabalığı, sefaleti, bütün bunların hepsi sizin kendi utancınız ve suçunuzdur.
“-Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun!
+Peki, sen ne görüyorsun bakalım?
-İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan.”