“Uyuşturulmak ve hiçbir şey hissetmeden yaşamak isterdi. Otomatik bir şekilde hareket etmek, bakmak, nefes almak, o kadar. Her şeyi görmek, bilmek ve hiçbir şey söylememek. Fakat anılar var işte, orada duruyorlar hâlâ.”
“He had thought that being with her would make him feel less lonely, but it only gave his loneliness a new stubborn quality, like it was planted down inside him and impossible to kill.”
“Marianne had the sense that her real life was happening somewhere very far away, happening without her, and she didn’t know if she would ever find out where it was and become part of it.”
İlk olarak şundan bahsetmeliyim ki kitabı çok beğendiğimi söyleyemem, her yerde gördüğüm için başladığım bir kitaptı ve hevesimi kursağımda bıraktı.
Yazar aslında güzel bir şeyler çıkarabilirmiş fakat asla betimleme yapmaması ve olayları düzgün anlatamamasından kaynaklı olarak kitabın dili çok sönük kalmış. Yeni kitap okuma alışkanlığı kazanmaya çalışanlar için okunması rahat bir kitap olabilir ama ben biraz rahatsız oldum.
Kitapta asıl hoşlanmadığım şey ise ana karakterimizin salak olması. Gerçekten bazı bölümlerde karakterin yaptığı salaklıkları sindirmek için ara vermem gerekti. İlk defa bu kadar güçsüz ve sinir olduğum bir ana karakterle karşılaştım, umarım ikinci kitapta biraz daha aklı başında bir karakter görebilirim.
Dediğim gibi kitabı pek sevemedim ama kötü bir kitap da diyemem, özellikle okuma alışkanlığı kazanmak isteyenlere önerebileceğim bir kitap.
Gölge ve KemikLeigh Bardugo · Martı Yayınları · 20216.3k okunma