"İnsanların en zayıf tarafları,sormadan,araştırmadan,düşünmeden,kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici temayüllerdir.Dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek ve beslemek için en iyi gübre,işte bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır."
Her türlü zorbalığın toplum tarafından makul ve yerinde bir gereklilik olarak karşılandığı,beraat kararı gibi her türlü merhamet göstergesinin toplumda tatminsizlik ve intikam duyguları uyandırdığı bir dünyada adaleti düşünmek gülünç değil midir?
Haritasız ve dümensiz kalmış,gideceği limanı olmayan bir gemiydi.Kendini akıntıya bırakıp sürüklenmek,en azından hareket etmek,hayatta kalmak demekti ki içini acıtan şey de zaten buydu;yaşamak.
Daha dün ruhlarının yalnızlığında,hasta odalarının loşluğunda çabucak ölmeyi arzulayanlar,başkalarının yaşamını ve mutluluğunu görünce nasıl da yaşamak istiyorlar?
"Devlet denen varlık büyük bir aile gibidir,halk ise sizin küçük kardeşleriniz.Alt tabakanın yaşadığı bu utanç verici koşullarda üst sınıfların da payı vardır.Unutmayın,halk uzun süre sabredebilir ama her sabrın bir sonu vardır."
Kendinizi suçlayın!
Kendinizi tedavi edin!
İnsanları nasıl eğiteceğinizi kendiniz öğrenin!
Tanrı'yı önce kendiniz bulun,ondan sonra insanlara Tanrı'ya giden yolu gösterin!