Kitabı 1984 ‘ü okuduktan hemen sonra okudum ve yazarların iki kitapta da anlatmaya çalıştıkları en büyük korkularının; özgürce yazamamak ve özgürce okuyup düşünememek olduğu aktarılıyor. Ayrıca kitap okuyamamanın, ne derece korkunç olduğunu iki kitapta da iliklerime kadar hissettim.
Kitaplardan kurtulmaya çalışan bir yönetimin: Düşünmeyi, anlamayı, özgür düşünceyi bir kenara bırakıp, anlamsız programları izleyen, hızla araba süren, görevini sorgulamadan yerine getiren, “düşünce olarak” orta çağ avrupasındaki kilise ne derse odur diyen bir toplumu yaratıp; günümüz şartlarının ötesinde bir teknoloji ile hükmetmeye çalışmasını ve İçinde birazcık merak ile kavrulan, itfaiyeciyi, ancak bildiğimiz itfaiyeci değil, anlatıyor. İtfaiyecinin görevi: Fiziki olarak söndürmekten ziyade yakmak, mental olarak zihinleri söndürmek. Farklı, güzel ve eğlenceli bir kitap. Okunması faydalıdır :)