Tolstoy yazarken sıkıldığı, yer yer zorlandığı romanı bitirdiğinde, mürekkep hokkasının içinde vücudundan etler bıraktığını söylüyor. Belki de onu bu kadar zorlayan Anna’yı öldürmek zorunda kalmasıydı.
Karısı Sofya, “Eğer Tolstoy, kadınları yazdığı kadar iyi tanımış olsaydı, onunla çok mutlu bir hayatımız olurdu,” diyor güncesinde. Tolstoy’un anlaşılmayı bekleyen bir kadınla evliliği, bir ömür sürmesi, onun da evliliğinde mutlu olmadığını gösteriyor. Nitekim evden kaçıp bir demiryolu bekçisinin kulübesinde ölmeden önce, karısının görüşmek için yalvarmasına rağmen onu yanına kabul etmedi. Mutlu bir evliliğin geldiği nokta bu olmasa gerek.
Dostoyevski için Anna Karenina, “Çağımızın Avrupa edebiyatındaki benzerlerinden hiçbirisinin, kendisiyle boy ölçüşemeyeceği kadar kusursuz, mükemmel ve ölümsüz bir sanat eseridir.” Orhan Pamuk, Okuduğum en mükemmel, en kusursuz, en derin ve en zengin roman, diyor. En çok yabancı dile çevrilen kitaplardandır Anna Karenina. Time dergisinin yüz yirmi beş çağdaş yazar arasında yaptığı ankete göre dünyanın en iyi romanıdır.
Anna, tanıdığım en cesur kadındır.