Gülüşüm hoyrat taşlarda
İncecik kırılan cam
Kendi kıyılarını döven su sesi
Bir ağacın ilkyaz eşiğinde
Leyli leylim yaprak dökmesi
Bilene ağıt gibi oturur
Burda bir kadının gamsız gülmesi…
Balkonda otururken uzun süredir her şeyi değiştirmeye, düzeltmeye, iyileştirmeye ve elimde tutmaya çalışmaktan yorulduğumu fark ettim. Boşluğa uzun uzun baktıran bir yorgunluk bu. Artık ne olacaksa olsun, halledemedim çünkü.
“ben az konuşan çok yorulan biriyim
şarabı helvayla içmeyi severim
hiç namaz kılmadım şimdiye kadar
annemi ve allahı da çok severim
annem de allahı çok sever
biz bütün aile zaten biraz
allahı ve kedileri de çok severiz…”
“ah şimdi kim inandırabilir bu eski çocuğa
aşkın ve dostluğun varlığını
bir gün ansızın yiter dostlar ve sevgililer
etin ve kemiğin sıcaklığıyla solar sevdalar
işte o gün her şey ölür