Meghan Quinn'ın *İskoç Kaçamağı* adlı kitabı bizlere sıcak bir kasaba atmosferinde geçen romantik ve eğlenceli bir hikaye sunuyor. Bonnie ve Dakota,hayattaki amacını arayan iki Amerikalı olarak internetten bir ilana başvuru yaparak bir İskoç kasabasına taşınmasıyla eğlence başlıyor.Eski kahve dükkanını yeniden canladırmak için çabalamaya başlarlar. Kahve dükkanının sahibinin oğlu Rowan MacGregor ile Bonnie başlarda birbirlerine düşman olsalar da zamanla, tutku dolu bir hal alır. İskoçya'nın doğal güzellikleri ve kasaba yaşamı, özellikle keçi Fergus bölgeye olan merakımı arttırdı.
"İmkanlar' derken, buna akan su da dahil, değil mi?"
"Evet,"dedi bıkmış bir ses tonuyla. "Sanki uçağımız bir zaman makinesiymiş de seni Orta Çağ'a getirmişim gibi davranıyorsun."
"Kamış bir çatı ve kuyu beni endişelendiriyorsa kusura bakma. O gaz istasyonunu gördün mü? Çalıştığından bile emin değilim."
@juno_kitap harika bir kitap ile gelmiş. Okuduğunuz kurgulardan sıkıldıysanız bu kitap tam size göre, içerisinde aşk, komedi, intikam, cinayet hepsi fazla fazla var.
Kahramanlarımız seri katilleri öldüren “seri katil” bir çift! Evet yanlış duymadınız, çiftimiz kendi adaletleri sağlayan seri katil.
Küre Dokuyucu, namıdiğer Karakuş Sloane, bir yaz günü kendisini son avıyla birlikte bir kafeste bulduğu sırada yolu karizmatik Rowan, diğer adıyla Cellat ile kesişir.
Bu karşılaşma onları yıllarca süren bir rekabetin içine sürükler. Yıllık randevuları zamanla onları hayal bile edemeyecekleri tutku dolu bir aşkın içine çeker.
Rowan ve Sloane’ın randevuların inanılmaz eğlendim. Özellikle David’in ikramları sırasında olan zavallı Rowan’a oldu.
Kitabın başındaki uyarıyı tekrar hatırlatacağım, kesinlikle kan, vahşet dolu bir kitaptı. Fakat dark romance ve kara mizah kısmı da olduğu için şans verilmeli.
Thomsenların varlığının beni paramparça ettiğini söylemeliyim. Bir yandan evimi tıka basa dolduruyorlardı. Nesnelerle değil, bizatihi kendi varlıklarıyla, insan bedenleriyle, sesleriyle, ko kularıyla, farklılıklarıyla.
"Duydun mu?" dedi. "Neyi?"
"Şu gıcırtıyı.
Libby başıyla onayladı, gözleri irileşti.
"Eski evler çok ısındığında ya da çok soğuduğunda böyle
şeyler yapar. Sızlanırlar. Geçen gün duyduğun da bu olmalı. Ev sızlanıyor."