Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mansur tan

Reklam
Artık hiçbir şeye gücü yok, oysa onun kaba gücünü evin iyice sıkılmış musluklarında hissetmeye alışmıştı Cemil.
Mille piacer' non vagliono un tormento. (Zevklerin binlercesi bir acıyı telafi etmez.)

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Rorty ve Vattimo’ya göre kültür artık, bir soyaçekim varsayımından kaynaklanmıyor; kültür, kuşaktan kuşağa geçen bilgi idealinin yerini alarak, varoluşsal bir özyaratımla sonuçlanan, her dem yeni bir kendini-betimleme işleminden kaynaklanıyor.
Halbuki can sıkıntısı insanda en büyük belalardan, en doğrudan hissedilen cezalardan biridir. Hayattaki tek amaçları keselerini doldurmaktan ibaret olup kafalarının içini ölümüne boş bırakan bir sürü sefil yaratıkta görürüz bunu. Kendilerini götürüp azap içerisinde kıvrandıran can sıkıntısının kollarına teslim ettiklerinden bizzat bu servetleri onlar için bir cezaya dönüşmüştür. Çünkü ondan kurtulmak için her yöne saldırırlar, yerlerinde duramazlar, şuraya buraya, her yere seyahat ederler. Bir yere ulaşır ulaşmaz hemen oranın kendilerine sunacağı oyun ve eğlenceleri arayıp sormanın telaşına düşerler, nasıl ki yoksul bir adam akşam öğününü nerede bulacağının tasası içerisinde koşturup durursa. Zira ihtiyaç ve can sıkıntısı hiç kuşku yok insan hayatının iki temel kutbudur.
Reklam
İyimserlik, şarkılar söyleyerek bir uçuruma doğru yol aldığını kabullenmek istemiyor. Durup etrafına bakmıyor, sadece delice ilerliyor, ne de olsa keşfettiği bir şey var, mutluluğun ilahlaştırılmış hali: Her şey sanat olabilir.
Bu eserlerde hiçbir estetik deneyim yok, sorgulanacak, değerlendirilecek, beğenilecek hiçbir unsur yok. Eser kavramı artık teori ve sıfatların ayakta tuttuğu bir rapsodiye dönüşmüş durumda. "Bu sanat değil" gibi temel bir reddin tamamen kullanım dışı olduğu ortada.
Güzelliğin hor görülmesinin yaygınlaşması, yeteneğe karşı açılan savaş, tekniğin ve el işçiliğinin küçümsenmesi sanatı uygarlığımızın bir defosu haline indirgenmekte.
Filozof Michel Onfray La Puissance d'exister [Var olmanın gücü] adlı kitabında şöyle der: "Çağdaş sanat galerileri çağımızın kusurlarını rahatlıkla sergiliyorlar." Sanat adı altında sunulan bu fesatlık çağımızın kusurlarından biridir, dolayısıyla da insan zekasında bir gerilemeye işaret eder.
Reklam
"Herkes Sanatçıdır" Dogması
Keyfi ve kolayca üretilen eserleri gerçekleştirmek için hiçbir özel yetenek gerekmemektedir. Sanatçının yaptığı her şey sanat diye nitelenmeye elverişli hale gelmiştir: Dışkılar, sevgi, histeri ve nefret gösterileri, kişisel objeler, kısıtlamalar, cehalet, hastalıklar, mahrem fotoğraflar, internet mesajlaşmaları, oyuncaklar, vesaire.
"Herkes Sanatçıdır" Dogması
Tektipçilik uğruna bireyselliği dengesizleştirme fikri sanatçı figürünü yok etmektedir.
"Herkes Sanatçıdır" Dogması
Bu sahte sanatın merkezindeki figür çağdaş sanatın kendisidir, sanatçıları değil. Sanat tarihinde hiçbir dönemde bu kadar fazla sanatçı var olmamıştır.
Derinlemesine yaşanan bir hayat, güzel bir hayattır.
"Herkes Sanatçıdır" Dogması
Karşımıza dâhi diye tanımlanabilecek büyük yetenekler çıkmıştır ve çıkmaktadır: Onları genelleştirip herkesle eşit sayarak değersizleştirmenin arkasında nasıl bir niyet olabilir? Tek tipleştirmek, herkesi eşit saymak sanatı komünizme çevirmeye eşdeğerdir, gerçek anlamda olağanüstü olanların öne çıkmasını engelleme takıntısıdır, tek öne çıkanın kişiler değil, bir ideoloji olduğu biçimsiz bir hamur yaratmaktan farksızdır.
563 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.