Haydi Abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalb ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye
Ve zamana.
Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş’tan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.
Aynı soruyu bir arkadaşıma yöneltmiştim. Cevabı şimşek hırsızı olunca 12-13 kitap geriye gitmem gerekti. Gitmez olaydım, binbaşının kızını okumuş ondan evvel zira.
youtu.be/4kokVHWfA_c
Sorular yapıştı dimağıma
Bitmez tükenmez
Başta bir sen
Vardın şimdi ben de
Varırdım da
Uzun sürdü anlamadım
Öyle de kısa gelecek Dün
Yarın
Oysa ben hala anlayamadım
Neden sararırdı
Bir gülün yaprağı
-keşke alıntı olsaydı
İki tür acı vardır. Seni daha güçlü kılan türden veya gereksiz olandan. Sadece acı çekmekten ibaret türden acı. Gereksiz şeyler için hiç tahammülüm yok.
There are two kinds of pain. The sort of pain that makes you strong, or useless pain. The sort of pain that's only suffering. I have no patience for useless things.
youtube.com/watch?v=i4LP3G7...
Okula borçlu olduğum ve beni gerçekten de en çok mutlu eden tek anım, mezuniyet günü bir daha ayak basmamak üzere okul kapısını arkamdan çekip çıkmamdır.