Sana geldim, kuşatmış bir yangının kızıllığında doğan her sabahın sıcağından seni alıp, bir serinlik iliştirmeye saçlarına Sana geldim,
Bissürü hasretim sana.
Bir zamanlar kendimi
Bulunmaz Hint kumaşı sanmıştım
Kaç metredir benim yokluğum?
Benden daha çok var sanmıştım
Benim yokluğumdan dünyaya
Bir elbise çıkar sanmıştım
Dünyanın çıplaklığına bakmaya utanmadan
Sonunda ben de alıştım
Ah... dedim sonra
Ah!
Saraylar saltanatlar çöker
kan susar bir gün
zulüm biter.
menekşelerde açılır üstümüzde
leylaklarda güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnenler…
Bizim Japon balıklarımız vardı.
Işığı gizleyen kalın perdelerin yanında
masanın üzerinde
bir kasenin içinde dönüp dururlardı.
Annemiz hep gülümserdi bizim.
Hepimizin de mutlu olmasını ister,
bana hep "mutlu ol Henry!" derdi.
Haklıydı da;
eğer olabilirsen, mutluluk iyidir.
Fakat babam onu ve beni haftada birkaç kez döverdi.
1,80
we had goldfish and they circled around and around
in the bowl on the table near the heavy drapes
covering the picture window and
my mother, always smiling, wanting us all
to be happy, told me, 'be happy Henry!'
and she was right: it's better to be happy if you
can
but my father continued to beat her and me several times a week
Bazı günler,
Bazı insanlar
Bir sebeple, sahiden karşılaşırlar
Bazen bir tebessümde,
bazen bir yazıda, bazen bir şiirde,
Bazen ortak bir düşüncede...
Esasen hiçbir karşılaşma tesadüf değildir.
Çünkü benzer ruhlar bir şekilde karşılaşırlar.
“Son kez olur bazı şeyler, kimse anlayamaz. son defa geçilir bir yoldan. son defa görülür bir yüz. son defa duyulur bir ses. son defa sevilir biri...”
Nilüfer'in dediği gibi: "Ben seninle o günü bin yıl gibi yaşadım.."
Bir kadının bir erkeğe çok güzelsin dediği an, hiç kimsemin görmediği sendeki seni , sadece bir kadının gördüğü ve bunu davranışlarıyla, bakışlarıyla, sana bakarken iç çekişiyle dillendirdiği anı tekrar yaşamak isterim sadece...
Zeynep
@mentolluolips
·
27 Mart 2023 18:48
Hayatımın hiçbir gününü zevkle hatırlamıyorum ve hiçbir dakikasını tekrar yaşamak istemem.
Türkiye'de neredeyse 50 yıllık ideolojiler, bilinen tanımlamasıyla sağ ve sol görüş ideolojiler tek bir çatı altında toplandı. Küçük bir kartopuyken, önüne çıkan her ideolojideki bireyleri (stk'larda dahil edilebilir) kendi yumağına alarak büyüyen bir çatı.
---Bu çatı yoluna devam ederken toplumda öyle kırılmalar yaşandı ki, artık kar topu yumağına dahil edeceği çok az insan kaldı önünde. Ve dolayısıyla maksimum büyümeye ulaştı. Bu büyüme o kadar büyüktü ki artık ilerleyecek bir ivme kalmadı.
----Aslında olayın perde arkasında sosyolojik bir gerçeklik vardı. Her çıkışın bir inişi vardı. Yada 'GÜÇ ZEHİRLENMESİ' dediğimiz olgu gerçekleşti.
İyi ya da kötü her şeyin fazlası zarardı çünkü. Artık bu kar topu erimeye başladı.
Tabi ki yuttuğu bütün ideolojilerle birlikte...
Hayat, art arda sıralanmış duraklar gibi. Bir durakta zorluk bir sonrasında ise kolaylık var.
Hiç bir şey kalıcı değil. Acı da tatlı da. Sevinç ve mutlulukta.
Bu yüzden çok da takmayın.
İyilik üzere kalın.
Hayat devam ediyor.
---